kadar

Turkish-English Translation

  1. up to
  2. by
  3. as
  4. so
  5. as much as
  6. as many as
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Bir kere başladık artık, sonuna kadar gideceğiz.
In for a penny, in for a pound. Sentence, Idioms
... kadar
in an amount equal to ... Adverb
...'in hemen öncesine kadar
until just before ... Adverb
…e kadar
till … Adverb
'a kadar
as high as
'a kadar
up to the amount of
'a kadar
ad
'a kadar
to the amount of
'a kadar
to the limit
akşama kadar
without interruption
bacak kadar
(child) small
başından sonuna kadar
all along the line Adverb
beklendiği kadar
as expected Adverb
beşe kadar
up to five
bıktırıncaya kadar
ad nauseam
bildiğim kadar
as I know
bir dereceye kadar
to some extent
bir dereceye kadar
to a certain degree
bir dereceye kadar
to some degree
bir dereceye kadar
in some wise
bir o kadar
the same amount
boğazına kadar
over head and heels
boğazına kadar
up to one's neck
boğazına kadar
up to the chin
bölümün sonuna kadar
sub finem
bu kadar
so
bu kadar
this much
bugüne kadar
to date
bugüne kadar
as per date
bugüne kadar
thus far Adverb
bugüne kadar
so far Adverb
bugüne kadar
as yet
bugüne kadar
up until now Adverb
bugüne kadar
hitherto Adverb
çağımıza kadar
down to our times
dayanılamayacak kadar
unbearably
dayanma gücü kalmayıncaya kadar
to the bitter end
derecesine kadar
to
dilediğin kadar
as long as you like Adverb
dilediğiniz kadar
as long as you like Adverb
e kadar
to
e kadar
till
e kadar
until
'e kadar
up
elinden geldiği kadar
to the best of one's ability
en ince ayrıntısına kadar
meticulously Adverb
en ince ayrıntısına kadar
vividly Adverb
gece geç vakte kadar
until all hours
gırtlağa kadar
up to the -
gırtlağına kadar
over head and heels
gırtlağına kadar
over the (up to the) shoes
göz açıp kapayıncaya kadar
in the twinkling of an eye Adverb
göz açıp kapayıncaya kadar
in an instant Adverb
günümüze kadar
to date Adverb
hafta sonuna kadar
later this week
her ne kadar
even though
her ne kadar
although
her ne kadar
notwithstanding
her ne kadar
howsoever
her ne kadar
albeit
iliğine kadar
to the marrow
imanına kadar
up the brim
imanına kadar
full
işte o kadar
that's that
istediğin kadar
as long as you like Adverb
istediğiniz kadar
as long as you like Adverb
kifayet edecek kadar
just enough
kıl kadar
by a hair
kıyamete kadar
till the end of the world
mümkün olduğu kadar
as far as possible
müzakereler sonuçlanıncaya kadar
pending these discussions
ne kadar
what
ne kadar
how
ne kadar
however
o güne kadar
thus far Adverb
o tarihe kadar
thus far Adverb
olabildiği kadar
insofar as
ölünceye kadar
to the bitter end
ölünceye kadar
until death
ölünceye kadar
till death
sapına kadar
to the core Adverb
şimdiye kadar
up to the present
şimdiye kadar
hitherto
şimdiye kadar
up to present
şimdiye kadar
till now
şimdiye kadar
up to now
şimdiye kadar
by now
şimdiye kadar
yet
şimdiye kadar
up to date
şimdiye kadar
so far Adverb
şimdiye kadar
until now
şimdiye kadar
heretofore
son ferde kadar
to the last man
son haddine kadar
for all one's is worth
sonsuza kadar
eternally Adverb
sonsuza kadar
permanently Adverb
sonsuza kadar
endlessly Adverb
sonsuza kadar
to the end of time
sonsuza kadar
forever Adverb
sonsuza kadar
(Lat.) ad infinitum
sonsuza kadar
ad infinitum
sonsuza kadar
indefinitely Adverb
sonuna kadar
out
sonuna kadar
to the bitter end
sonuna kadar
deeply Adverb
sonuna kadar
to the end Adverb
sonuna kadar
to the last
şu ana kadar
thus far Adverb
şu kadar
so
tahmin edildiği kadar
as expected Adverb
teslime kadar
pending delivery
umulduğu kadar
up to snuff
vadesi kadar
till maturity
vadesine kadar
till maturity
vadesine kadar
till due
yeni bir duyuruya kadar
until further notice
yeni haberlere kadar
pending further news
yetecek kadar
bare
yeteri kadar
sufficiently Adverb
zerre kadar
the slightest degree
zerre kadar
the least bit
kadar kişi alabilir
capable of seating
... ne kadar?
How much for the ...?
...'i sonuna kadar desteklemek
to support ... to the end Verb
ağzına kadar doldurmak
to glut Verb
ağzına kadar doldurmak
to stuff Verb
ağzına kadar dolu
filled to the brim
ağzına kadar dolu
packed
ağzına kadar dolu dük
full load
anlatılamayacak kadar budala olmak
to be too silly for words Verb
bayramın sonuna kadar ertelemek
to adjourn over the holidays Verb
birini dünyalar kadar sevmek
to be all the world for sb Verb
birini kapıya kadar geçirmek
to conduct someone to the door Verb
birini morartana kadar dövmek
to beat someone black and blue Verb
birşeyden birşeye kadar kapsamak
to range between something and something Verb
birşeyi görecek kadar yaşamak
to live to see something Verb
birşeyi sonuna kadar desteklemek
to be all for something Verb
Bu kadar acımasız olma.
Have a heart.
Bu kadar mı?
Is that all? Sentence
Bu kadar.
That's it.
denize kadar uzayan arsa
estate extending to the sea
dünya kadar yaşlı
who- old
duruşmaya kadar tutuklu tutmak
to keep in custody until trial Verb
düşecek kadar yorgun
fit to drop
'e kadar yükselmek
to go as high as Verb
fiyatı kırılabileceği kadar kırmak
to cut prices to the minimum Verb
fiyatları kırabileceği kadar kırmak
to cut prices to the minimum Verb
geç vakite kadar çalışmak
to burn the mid life oil Verb
geçinecek kadar kazanmak
to earn enough to live on Verb
geçinecek kadar malı olma
independence
geçinecek kadar para kazanmak
to get a sufficient living Verb
geçinecek kadar para kazanmak
to earn a bare living Verb
gırtlağına kadar borca batmak
to be deeply involved in debt Verb
iliğine kadar ıslanmış
drenched to the skin
ırmağa kadar uzanmak
to extend as far as the river Verb
işinde kullanacak kadar bilmek
to have a working knowledge of a foreign language Verb
katır kadar inatçı
as obstinate as a mule Adjective
kurşun kadar ağır
as heavy as lead Adjective
mümkün olduğu kadar çabuk
as early as possible
müteveffayı mezara kadar götürmek
to follow someone to the graveside Verb
ne kadar tuttu
how much it come to
Ne kadar?
How much?
Ne kadar?
How much is it?
o kadar …
just as … Adverb
o kadar da … değil
not as … as all that Adjective
o kadar ki …
to such a degree that … Noun
O kadar mı?
That's it?
ölünceye kadar maliki
life owner
sabaha kadar eğlenmek
to make a night of it Verb
sanıldığı kadar ... değil
not as ... as thought Adjective
sapına kadar İngiliz
british to the quick
sapına kadar İngiliz olmak
to be an englishman to the finger tips Verb
sapına kadar İngiliz olmak
to be english to the core Verb
Sayılamayacak kadar çok … var.
There are any number of …s. Sentence
son ayrıntılara kadar bilen
up to speed
son damlasına kadar içmek
to drain Verb
son kuruşuna kadar ödemek
to pay to the last penny Verb
sonuna kadar dayanmak
to die in the last ditch Verb
sonuna kadar dayanmak
to stay the course Verb
sonuna kadar dayanmak
to hold out to the end Verb
sonuna kadar dayanmak
to stand the gaff Verb
sonuna kadar savaşmak
to fight to a finish Verb
sonuna kadar savaşmak
to fight out the battle to the end Verb
sonuna kadar uğraşmak
to go the whole hog Verb
şu kadar ...
such and such ... Adjective
şu kadar ki
insofar
talimatlarından zerre kadar ayrılmamak
not to depart by a hairbreadth from one's instructions
tilki kadar kurnaz
as sly as a fox Adjective
yerinde duramayacak kadar sabırsızlanmak
to champ at the bit Verb
yüz lira kadar eder
it will cost you somewhere about a hundred liras
zannedildiği kadar ... değil
not as ... as thought Adjective
zerre kadar şüphem yok
I have not the slightest doubt
zırnık kadar bile değil
not an iota
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir şeyin, kıyaslandığı diğer bir şey ... veya büyüklüğünde olduğunu anlatır
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.