line up

  1. Noun sıra, dizi, saf,
    k.d. kuyruk, 2. dizilmiş/sıraya girmiş insanlar.
  2. Noun tanık veya mağdurun suçluyu tanıyabilmesi için sanıkların dizildiği sıra.
  3. Noun sp. oyuncu listesi.
  4. Noun belirli bir amaç için çalışan kimselerin veya şirketlerin oluşturduğu birlik.
  5. Intransitive Verb dizilmek, sıralanmak, sıraya girmek, sıra olmak.
    line up for inspection.
  6. Intransitive Verb toplamak, sağlamak, temin etmek.
    line up support for a candidate.
hizaya getirmek Verb
tertip
dizi
ilk onbir Noun, Sports
takımlar Noun, Sports
birini ayarlamak Verb
birini sıraya koymak Verb
birini sıraya sokmak Verb
birilerini dizmek Verb
birini bulmak Verb
birşeyi sıraya sokmak Verb
birşeyi ayarlamak Verb
birşey hazırlamak Verb
birşeyi sıraya koymak Verb
birşeyi hazır etmek Verb
birşey bulmak Verb
birşeyleri dizmek Verb
birşeyi başka birşeyle aynı hizaya sokmak Verb
birşeyi hizaya sokmak Verb
birşeyi başka birşeyle hizalamak Verb
birlikleri sıralamak Verb
bir telefon hattını kontrol etmek Verb
cepheye gitmek Verb
sıralamak Verb
sıra, dizi, saf,
k.d. kuyruk, 2. dizilmiş/sıraya girmiş insanlar. Noun
tanık veya mağdurun suçluyu tanıyabilmesi için sanıkların dizildiği sıra. Noun
sp. oyuncu listesi. Noun
belirli bir amaç için çalışan kimselerin veya şirketlerin oluşturduğu birlik. Noun
yan bir iş de öğrenmek Verb
iyi sürümü olan bir malın üretimini artırmak Verb
türlü ürünlerin sürümünü taahhüt etmek Verb
şehre gelen hat
(Br) Londra'ya giden yol
(Br) Londra'ya giden hat