malı

Turkish-English Translation

  1. ought
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

sovtaj malları
salvage goods, salvaged goods, salvageable goods Noun, Insurance
- malı
must
(bir işadamının) şahsi malı
individual property
aile malı
family property
alman malı
of German made
baba malı
paternal property
balya malı
bale goods
bir başkasının malı
(Lat.) aliena res
bir ya da birkaç amaç için kullanılan sermaye malı
specialized capital good
bir yabancının malı
alien property
bonmarşe malı
dime store product
depo malı
stock articles
dernek malı
association property
devlet malı
national property
devlet malı
property of state
devlet malı
state property
devlet malı
demesne of the state
devlet malı
government property
devlet malı
(US) property of state
devlet malı
public property Noun, Public Administration
dolaşan sermaye malı
circulating capital goods
dünya malı
worldly goods Noun
dünya malı
worldly possessions Noun
düşman malı
enemy property
en iyi İngiliz malı
of best english make
fabrika malı
factory property
Fransız malı
of french make
geçici olarak fiyatı indirilmiş ambalajlı bir perakende malı
price pack
gelen depo malı
incoming stocks
hazine malı
crown property
henüz ambalajlanmamış sıra malı
open bulk
herhangi bir sermaye malı
capital asset
ihraç malı
export
ihraç malı
export item
ihraç malı
exported goods
ihraç malı
export article
ihraç malı
export commodities
ihracat malı
export article
işporta malı
shaddy goods
işporta malı
catchpenny article
ithal malı
imported article
ithal malı
import merchandise
ithal malı
import
kamu malı
public property Noun, Public Administration
kamu malı
common property
kamu malı
public good Noun, Economics
kendi malı
own property
kilise malı
church property
komisyon malı
consignor's merchandise
kötü işçilik malı
goods of inferior workmanship
mağaza malı
store property
memleketin kendi ürünleri yerli malı
domestics
mevsim malı
seasonal commodity
mevsim malı
seasonal item
mezat malı
cheap and ordinary merchandise
mezat malı
ordinary piece of merchandise
mezat malı
a cheap
mezat malı
trashy goods
ordu malı
military property
ortaklık malı
partnership realty
pazar malı
market ware (s
pazar malı
market ware (s)
rekabet malı
competitive material
sabit ordu malı
permanent property
sabit sermaye malı
fixed capital good
şahıs malı
personal article
sıra malı
knock-down articles
sıra malı
middling
sıra malı
job line
sıra malı
job goods
sıra malı
pattern articles
sıra malı
mediocre things
şirket malı
business property
şirket malı
property of the company
şirket malı
corporate property
şirket malı
company property
şirket malvarlığı (Br) belediye malı
corporation property
teslimatı yapılamayacak posta malı
nixie
ticaret malı
commodity Noun, Commerce
Türk malı
turkish made article
yabancının malı
alien property
yerli malı
home (inland) produce
malı acele sevk etmek
to expedite shipment Verb
malı bakmadan alma
random purchase
malı bol dükkân
well furnished shop
malı boşaltmadan satmak
to sell without breaking the bulk Verb
malı gelecekte teslim etmek şartını içeren alım satımları denetleyen kurul
commodity futures trading commission
malı görmeden satın almak
to buy pig in a poke Verb
malı görüp tetkik etmeden satış
on sale sight unseen
malı haczedilen kimse
distrainee
malı haczetmek eden kimse
distrainer
malı haczetmek edilen kimse
distrainee
malı istimlak edilen
condemnee Noun, Law
malı mülkü birine devretmek
to devolve property upon sb Verb
malı mülkü olan
well- landed
malı mülkü yöneten kişi
guardian of property
malı mülkü yönetmek
to manage an estate Verb
malı mülkünün tümünün hâkimi olmak
to be entire master of one's property Verb
malı piyasaya sürmeden önce satma teklifinde bulunmak
to presell Verb
malı satılmamış gibi sergilemek
to venditation Verb
malı satış için kutulara koymak
to box articles for sale Verb
malı teminat olarak gösterilerek alınan ikraz
commodity collateral loan
malı teslim alan kişi
consignee of the cargo
malı teslim eden taşıyıcı
delivering carrier
malı vakfetmek
to devise property Verb
malı vasiyet etmek
to devise property Verb
(borsa) mevcut olmayan malı satma
short position
(gemi) malı boşaltmak
to pack out Verb
amerikan malı satın al politikası
buy-American policy Noun
annenin malı mülk
maternal property
annenin malı mülkü
maternal property
bir borçlunun malı mülkü
property of a debtor
bir kurumun malı bina veya arazi
plant
bir malı başka bir malın yanında satma
tying-in sales Competition Law
bir malı birine mal etmek
to arrogate property to sb Verb
bir malı doğrudan kullanacak ya da tüketecek kişilere yöneltilmiş reklam
consumer advertisement (advertising)
bir malı elden çıkarmak
to dispose an adr Verb
bir malı hurdaya çıkarmak
to discard an adr Verb
bir malı kutuya koyup ambalajını yapmak
to box up Verb
bir malı muntazaman sipariş etmek
to have a standing order for an article Verb
bir malı paketleyerek satışa hazırlamak
to box an article for sale Verb
bir malı reklam fiyatına satmak
to run a cheapline Verb
bir malı satılmak üzere sergilemek
to get up an article for sale Verb
bir malı satılsın diye süsleyip püslemek
to get up an article for sale Verb
bir malı satın almayı yazılı olarak taahhüt eden kişi
subscriber
bir malı stokta bulundurmak
to keep an article in stock Verb
bir malı stokta bulundurmak
to have an article in stock Verb
bir malı tasarruf edebilme ehliyeti
competence to dispose of property
bir malı yeniden sipariş etmek
to repeat an article Verb
birine kötü kalite malı zorla kabul ettirmek
to impose inferior goods upon sb Verb
birinin malı mülkü olmak
to be sb's property Verb
bulgu belgelerinin kendiliğinden kamu malı olması
automatic lapse of patents
bundan beklenen malı yansımalar
debt bomb
çalıntı malı alan kimse
receiver
daha önce satın alınmamış bir malı satın alma
buy grid
değiş tokuş ederek bir malı elden çıkarma
trade- off
depo malı çıkışı
outgoing stock
el konulan malı iade etmek
to restore confiscated property Verb
eldeki malı satarak çıkarmak
to unload Verb
elindeki malı çabuk satmak
to do a brisk trade Verb
fabrika malı ürün
manufactured article
geçinecek kadar malı olma
independence
gemiye yüklenmiş malı teftiş eden enspektör
port warden
haczedilen malı yedinde bulunduran üçüncü şahıs
garnishee
henüz elde olmayan malı ilerde teslim etmek üzere satmak
to sell short Verb
henüz elde olmayan malı ileride teslim etmek üzere satmak
to sell short Verb
her türlü malı taşıyan bağımsız gemi
tramp steamer
ihraç malı sevkıyatı
export consignment
ithal malı getiren gemi
import ship
ithal malı listesi
bill of entry
kaçakçılık malı olmayan mallar
lawful goods Noun
kalburla malı tahrif etmek
to garble Verb
kamu malı olmak
to be in the public domain Verb
kamu malı olmayan
proprietary Adjective, Law
kâr amacı ile malı çabuk elden çıkarmak
to scalp Verb
lehine ipotek yapılana ipotekli malı bırakmak
to abandon a mortgaged estate Verb
makine malı ürünler
machine-made products Noun
menkul malı rehin alan
(US) mortgagee
menkul malı rehin alan
chattel mortgagee
menkul malı rehin alan
(US) chattel mortgagee
menkul malı rehin veren
chattel mortgager
menkul malı rehin veren
mortgager
müsadere edilen malı iade etmek
to restore confiscated property Verb
ödenen fiyattan üstün değerde olan bir malı ele geçirme
fortunate acquisition
piyasadaki bir malı kapatmak
to engross Verb
piyasadaki malı kapatan
coemptor
piyasadaki malı kapatma
coemption
raf malı (mağaza raflarında bekleyen , sürümü düşük mal
shelf warmer
şahsi malı kamu kullanımı için almak
to take private property for public use Verb
satıcının sattığı malı sahibinden kiralaması
lease back
şeker gibi bir malı teminat olarak göstererek alınan ikraz
commodity collateral loan
şirket malı kıymet takdiri
business property appraisal
taşınabilen bir malı haksız surette alma
amotion
teslimi ileride yapılacak malı satın almak
to buy ahead Verb
ticaret malı deposu
commercial warehouse Noun
umum malı durumuna getirme
communization
umumun malı durumuna getirmek
to communize Verb
umumun malı olan
communal
zapt olunan bir malı geri almak için açılan dava
trover
mali
fiscal
mali
financial Adjective
Mali
Mali Noun, Place Names
mali analiz
financial analysis
mali çevreler
financial quarters Noun
mali çöküş
financial collapse
mali durum
financial situation
mali durum
financial standing Noun, Accounting
mali enstrüman
financial instrument
mali işlemler
financial operation
mali izlenim
financial showing
mali külfet
fiscal burden
mali kurumlar
financial institutions Noun
mali muhasebe
general accounting
mali sıkıntı
financial squeeze
mali suç
fiscal offence
mali unsur
financial factor
mali yardım
financial assistance
Turkish-English phrases from Zargan's own database

mali
Dolu, memlû
mali
Mal ve ... mala âit