mevcut

Turkish-English Translation

  1. Adjective, Biology extant (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. present
  3. current
  4. supply
  5. existing
  6. asset
  7. forthcoming
  8. extant
  9. stock
  10. existent
  11. going spare
  12. actual stock
  13. the number present
  14. (mil) the number of personnel on a unit's muster roll
  15. the amount of something on hand
  16. those present
  17. in being
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

altın mevcudu
gold holdings
altın ve döviz mevcudu
gold and foreign-exchange holdings
ayniyat mevcudu
office supply inventory
bedeli tahmin edilen kıymetli evrak mevcudu
investment at valuation
bir bankanın nakit para mevcudu
vault cash
bol stok mevcudu
copious supply
demirbaş mevcudu
inventory of fixtures
depo mevcudu
inventory quantity
depo mevcudu
deposit holdings
depo mevcudu
left-over stocks
depo mevcudu
trading stocks
depo mevcudu
inventories
depo mevcudu
statement of goods
devlet kasası nakit mevcudu
treasury cash
düşük mal mevcudu
low inventory
hayvan mevcudu
farm stock
hedeflenen stok mevcudu
target inventory
hisse senetleri mevcudu
security holdings
ısı mevcudu
heat content
kalmayan depo mevcudu
depleted stocks
kasa mevcudu
fund holdings
kasa mevcudu
cash in hand
kasa mevcudu
actual amount
kasa mevcudu
cash balance
kasa mevcudu
ready cash
kitaplık mevcudu
holdings of a library
kıymetli kâğıt mevcudu
paper holdings
külliyetli depo mevcudu
considerable stock
likit kasa mevcudu
liquid holdings
mal mevcudu
stocked goods
mal mevcudu
stock of merchandise
mal mevcudu
carriage stock
mevcudun korunması kuralı
stand-still clause Noun, International Law
nakit para mevcudu
effects
normal depo mevcudu
basic inventory
ortalama depo mevcudu
average stock
personel mevcudu
strength of the staff
piyasa mevcudu
stock in the market
senet mevcudu
bills holdings
sınıf mevcudu
class attendance Noun, Education-Training
sınırlı mal mevcudu
limited supplies
stok mal mevcudu
inventory holdings
sürekli denetim yapılan depo mevcudu
continuous inventory
toplantı mevcudu
turnout
yarı bitmiş ürün mevcudu
work- in-process inventory
(askerlik) mevcut
effective
(piyasada) mevcut
in sight
bulunması gereken mevcut
nominal balance
el de mevcut
on hand
elde mevcut
carried to be in stock
elde mevcut
available
elde mevcut
immediate
elde mevcut
in store
elde mevcut
on hand
nakdi mevcut
financial liquidity
piyasada mevcut
obtainable on the market
sosyal mevcut
social legislation
stoku mevcut
well- stocked
mevcut aktifler
ready assets Noun
mevcut alacaklı
existing creditor
mevcut başka seçenekler
other pebbles on the beach Noun
mevcut bilgi
available information
mevcut borç
existing debt
mevcut borçlar
existing liabilities Noun
mevcut borçlar ile mevcut likit değerler arasındaki oran
quick ratio
mevcut bulunanlar
those present
mevcut bulunmak
to attend sth Verb
mevcut bulunmak
to be in attendance Verb
mevcut çalışma sözleşmesi
existing employment contract
mevcut defteri
existing inventory
mevcut değerleri yok etmek
to abstract funds Verb
mevcut değil
nonavailable
mevcut dinleyiciler
available audience
mevcut dinleyiciler ve seyirciler
available audience
mevcut durum
state of play
mevcut durumda
under the present circumstances Adverb
mevcut durumda
currently Adverb
mevcut durumun kaybı
loss of status
mevcut durumunu muhafaza etmek
to hold one's own Verb
mevcut fon
funds at disposal
mevcut hak
existing right
mevcut haliyle
in its present form Adverb
mevcut hayvanlar
farm stock
mevcut hisse senetleri
existing stock Noun
mevcut iş
existing business
mevcut kapasite mizi artıracağız
we are going to add to our existing capacity
mevcut kişilerin adları
names of those present Noun
mevcut kişilerin isimleri
names of those present Noun
mevcut kişilerin sayısı
number of people present
mevcut kitaplar listesi
list of books available
mevcut kitaplar listesi
reference library
mevcut koşullar
prevailing conditions Noun
mevcut kullanım
existing use
mevcut mal
stock
mevcut mal listesi
tally
mevcut mal stoku
stock in hand
mevcut mallar
existing goods Noun
mevcut malzeme
supplies on hand
mevcut nakit
the ready
mevcut olan şey
potluck
mevcut olduğunu bildirmek
to report oneself present Verb
mevcut olmak
to exist Verb
mevcut olmak
to be in existence Verb
mevcut olmak
to come up Verb
mevcut olmak
to be in place Verb
mevcut olmak
to be Verb
mevcut olmak
to subsist Verb
mevcut olmama
unavailableness
mevcut olmama
nonavailability
mevcut olmamak
to be out Verb
mevcut olmamak
to be short Verb
mevcut olmayan
unavailable
mevcut olmayış
unavailability
mevcut para
available fund
mevcut para
available funds
mevcut risk
surrounding risk
mevcut riskler
pending risks Noun
mevcut şartlar
prevailing conditions Noun
mevcut şartlar
prevailing circumstances Noun
mevcut şartlar altında
under the present circumstances Adverb
mevcut şartlar altında
under the existing circumstances
mevcut şartlar tahtında
under the existing circumstances
mevcut şartlarda
under the present circumstances Adverb
mevcut sermaye
available capital
mevcut talep
existing claim
mevcut teminat
owned security
mevcut teminatlar
collateral holdings Noun
mevcut uygulama
current practice Noun
mevcut yükümlülük
existing liability
(askerlik) mevcut (hazır) kuvvet
effective strength
...'in mevcut olmadığı durumlarda
absent ... Adverb, Law
…in mevcut olmaması halinde
absent … Adverb
…in mevcut olmaması şartıyla
absent … Adverb
bankada mevcut para
cash in bank
bir yerde mevcut olmak
to be present at Verb
bütün mevcut kaynaklar
all available resources Noun
daha önceden mevcut olmak
to underlie Verb
doğrudan doğruya mevcut olma
immediacy
dükkânda mevcut mallar
goods on hand Noun
el de mevcut para
money in hand
elde mevcut (portföydeki) senetler
securities on hand Noun
elde mevcut mal
storage on hand
elde mevcut mal
supply on hand
elde mevcut mallar
open stock
elde mevcut mallar
goods on hand Noun
elde mevcut mallar
available goods Noun
elde mevcut meblağ
sum safe in hand
elde mevcut nakdin tümü
cash balance
elde mevcut olanla idare etmek
to make do with Verb
elde mevcut olmak
to have in store Verb
elde mevcut para
scratch
elde mevcut para
cash in hand
elde mevcut para
cash on hand
elde mevcut para
funds on hand
elde mevcut para
disposable balance
elde mevcut para
money in hand
elde mevcut para olmama
without funds in hand
elde mevcut stok yekûnu
total stock on hand
elde mevcut varlıklar
free assets Noun
evde mevcut para
cash in house
görünürde mevcut olup gerçekte mevcut veya geçerli olmayan
colourable
halen mevcut kitaplarının listesi
backlist
halen mevcut patent
patent alive
halen mevcut patent
patent elive
hâlihazırda mevcut olmak
to already exist Verb
hemen mevcut talep
immediate demand
ismen mevcut olan
nominal
kasada mevcut nakit miktarı
available cash
kasada mevcut para
money on hand
kasada mevcut para
cash in hand
likit mevcut para
disposable balance
mazereti olmadan mevcut bulunmamak
to absence without leave Verb
mazereti olmadan mevcut bulunmamak
to absence without excuse Verb
o sırada mevcut şartlar
surrounding circumstances Noun
önceden mevcut ipotek
underlying mortgage
şahsen mevcut bulunmak şarttır
personal attendance required
şahsen mevcut olmak
to appear in person Verb
stokta mevcut olma
stock availability
stokta mevcut olmak
to be in stock Verb
sürekli elde mevcut mallar
open stock
uzun zamandır mevcut hesap
long- standing account
zahiren mevcut yetki
ostensible authority
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Var olan, bulunan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.