toplumun tüm kesimleri
Noun
toplumun çeşitli kesimleri
Noun
hayatın hoş ve konforlu yönleri
Noun
bir kimsenin kalan ömrünün tahmini
Noun
beklenmek en ortalama ömür
asgari geçim için gerekli şeyler
Noun
(sigorta) geri kalan tahmini ömür
ortalama ömür: ölüm istatistiklerine göre belirli bir yaştan sonra bir kimsenin yaşaması muhtemel yılların sayısı.
yaşam gerçeği, hayatta karşılaşılması zorunlu olan şey.
Noun
(a) (doğum, üreme, cinsiyet vb. gibi) yaşamsal olutlar, (b) kaçınılamayan/değiştirilemeyen olay, mukadder olan şey.
bir yaşam biçimine uygun yaşamak
Verb
belirli bir şekilde yaşamak
Verb
toplumun her kesiminden
Adverb
hayat belirtisi göstermemek
Verb
hidrolik ayırıcı-kesici
Noun, Machines
hidrolik ayırma-kesme cihazı
Noun, Machines
ağızdan sun'î teneffüs: boğulmakta olan bir kimseyi kurtarmak için ağzından üfleyerek ciğerlerine hava göndermek.
Noun
can kurtarma, canlandırma, canlılık, hayatiyet, canlandıran/hayatiyet veren nesne.
Government investment would be the kiss of life to the coal industry.
Noun
bayağı yaşayış biçimleri
Noun
zaruri ihtiyaçları temin etmek
Verb
yaşamak için gerekli şeyler
Noun
hayatın latif tarafları
Noun
ömür mrüün en verimli çağı
yaşam kalitesi
Noun, Sociology
büyük can kaybı ile sonuçlanmak
Verb
hayatın iniş ve çıkışları
Noun
yaşamına tamamen yeni bir yön vermek
Verb
hayatın acı ve tatlı tarafları
Noun
yeni bir hayata başlamak
Verb
hayatın asgari ihtiyaçları
Noun
yaş, çağ.
At your time of life you must be careful not to overdo things: Bu yaşta işi hafiften almalısınız.
ömür boyu intifa hakkı vermek
Verb
yaşam gereksinimleri
Noun
yaşam tarzı
Noun, Sociology
ölüm kalım meselesi, hayat memat meselesi, hayatî önemi olan sorun.
hayat sigortası ile belirlenmiş olan yasal hakların devredilmesi
ölüm kalım meselesi olmak
Verb
ölüm kalım sorunu olmak
Verb
ağır hapse mahkûm olma tehlikesi
aynı suçtan ikinci kez yargılanamamak
can ve mal güvenliği
Noun, Rights-Freedoms
can ve mal emniyeti
Noun, Rights-Freedoms
bir mahkemeye ölüm kalım davalarına bakma yetkisi vermek
Verb
hayatını tehlikeye atarak
hayatını tehlikeye atarak
hayatı için endişe etmek
Verb
(sanık) hüküm giyme (idam) tehlikesiyle karşı karşıya bulunmak
Verb
yaşamı tehlikede olmak
Verb
bir partinin can damarı olmak
Verb
ölüm cezasını müebbed hapse çevirmek
Verb
üzerinde ömür boyunca çalışılan bir şeyi tamamlama
bir bölgenin ekonomik hayatını kontrol altında tutmak
Verb
birçok kişinin hayatını tehlikeye sokmak
Verb
bir çok kişinin hayatıni tehlikeye sokmak
Verb
yaşamının yeni bir dönemine girmek
Verb
Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı
Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı
bir patent hakkının uzatılması
(olumsuz tümcelerde kullanılır) ne kadar çabalasa/uğraşsa, ne yaparsa yapsın, hiç mi hiç, ölse/geberse
bile.
He can't understand it for the life of him: Ne kadar uğraşsa nafile, hiçbir şey anlamıyor.
I can't for the life of me remember where I put my key: Anahtarımı nereye koyduğumu hiç mi hiç hatırlamıyorum.
hayatının şokunu yemek
Verb
gülüp eğlenmek, eğlenceli vakit geçirmek, zevku safa sürmek.
fevkalâde iyi vakit geçirmek, çok mutlu olmak,
have a rough/hard time: eziyet/sıkıntı çekmek.
yoksul hayatına alışmak zorunda kalmak
Verb
bir evi ömür mrü boyunca kiralamak
Verb
bir evi ömür boyunca kiralamak
Verb
birinin hayatından endişe etmek
Verb
hayatı tehlikede, idam cezası tehlikesine maruz.
bir suikastçinin güvenlik içinde olmayan yaşamı
bir başkasının menfaatine kendi hayatını sigorta ettirmek
Verb
bir başkası menfaatine kendi hayatını sigorta ettirmek
Verb
Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun
Proper Name, Law
(US) keyifli bir hayat sürmek
Verb
bir belediye tahvilinin geçerlik süresi
Noun
bir sözleşmenin süresi
Noun
bir sözleşmenin geçerlik süresi
Noun
bir meskeni kullanma süresi
kaygusuz, rahat ve âsude yaşam.
bağımsız hayat yaşamak
Verb
özel hayatın mahremiyeti
Noun, Rights-Freedoms
canını ...'e emanet etmek
Verb
şehir yaşamının fasılasız hareketliliği
kır hayatının baştan çıkarıcı yanları
Noun
hayatının büyük kısmını politikada geçirmek
Verb
bir aktifin maliyetini kullanış ömrüne yaymak
Verb
birinin yaşamının aşamaları
Noun
kamu yaşamının ayartılarına set çekmek
Verb
çağdaş yaşamın yarattığı gerginlik
çağdaş yaşamın gerginliğini çekmek
Verb
yaşamının mahrem ayrıntılarını bir dosta anlatmak
Verb
evlilik hayatının bağları
Noun
bir şeyin yararlı kullanım süresi
büyük bir şehirde çağdaş hayatın girdabı
birinin başının etini yemek.