pan-

  1. Prefix “tüm, bütün, evrensel, hep, tam, her, birlik, beraberlik” anlamları katar. En ziyade bir grubun bütün
    dallarının birleşmesi anlamında kullanılır: Pan-American, Pan-Asian, Pan-Islamic gibi. Bazen aradaki - işareti kaldırılıp bitişik yazılır.
pan
tava. Noun
pan
leğen. Noun
pan
yassı kap, güveç, çanak. Noun
pan
yüz, çehre. Noun
pan
(suda yüzen) düz ve ince buz. Noun
pan
(toprakta açılmış) yassı çukur.
hard pan: (toprakta) sert tabaka. Noun
pan
(eski tüfeklerde) barut yuvası, falya tavası. Noun
pan
kefe, terazi gözü. Noun
pan
şiddetli/sert eleştiri. Noun
pan
(altın vb. çıkarmak için) toprağı/kumu tavada yıkamak. Intransitive Verb
pan
(yıkanan topraktan/kumdan) altın elde etmek. Intransitive Verb
pan
tavada pişirmek. Intransitive Verb
pan
leğende yıkamak. Intransitive Verb
pan
şiddetle eleştirmek, kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak. Intransitive Verb
pan
(a) çevrinmek, kamerayı döndürerek filme almak/sahneyi çekmek, (b) (kamera) çevir(il)mek, döndür(ül)mek. Intransitive Verb
pan
betel/Hint biberi yaprağı. Noun
pan
betel sakızı, Hint biberi yaprağından yapılan sakız. Noun
pan
kızartma tavası Noun, Food-Kitchen
Pan
(eski Yunan) orman, sürü ve çobanların tanrısı: insan bedenli, keçi ayaklı ve boynuzlu olarak dasarlanırdı. Noun
hurdalaşmak, eskimek, işe yaramamak, değerini yitirmek.
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak, bir tehlikeden kurtulup daha fenasına yakalanmak.
kuru gürültü, saman alevi, sonuç vermeyen/kısa süren gayret/teşebbüs, sonuçsuz hamle.
mimiksiz
ifadesiz bir yüz
(US) donyağı gibi durma
bulaşık leğeni
(a) damla kabı: damlayan su veya yağın toplandığı kap, (b) dripping pan
sızıntı tavası, kızartılan etten sızan yağın toplandığı tava.
sızıntı tavası, kızartılan etten sızan yağın toplandığı tava.
faraş
(a) saman alevi: sonuçsuz kalan âni gayret, gösterişli bir şekilde başlayıp neticesiz kalan girişim,
(b) iddia ve gösterişle ortaya atılıp sonunu getiremeyen/başarısızlığa uğrayan kimse, (c) barutun patlamadan yanması.
tava. Noun
kızartma tavası Noun, Food-Kitchen
yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmak Verb
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak Verb
(küçük) somun tavası.
umduğu gibi çıkmamak Verb
yağ deposu: otomobillerde motor yağı deposu. Noun
alt karter contası Noun
bir beladan daha kötü bir belaya.
jump out of the frying pan into the fire: bir beladan kurtulayım
derken daha kötüsüne çatmak, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak.
(baharatlı) et suyu. Noun
restoran hizmetleri Noun
(belirli bir) sonuca/başarıya ulaşmak, sonuç/netice vermek, başarmak, muvaffak olmak.
It didn't pan
out as we expected: Umduğumuz gibi çıkmadı.
His new job is paning out well for him.
başarıya/iyi sonuca ulaşmak, başarmak, başarı ile/muvaffakiyetle sonuçlanmak.
The signs revealed that
the experiment wasn't panning out.
Verb
yeni bir din gibi gelişmek Verb
toprağı yıkayarak altın çıkarmak Verb
pan çekim (sinema filmi ve televizyon kamerasının bir sahneyi panoramik çekimi
Turancılık, bütün Türklerin kültürel ve siyasal olarak birleşmesi ilkesi. Noun
börek tepsisi.
kapalı devrik yaka. Noun
şiddetle eleştirmek.
vb devam ettiği kahve ve lokantaların bulunduğu mahalle
müzisyenlerin
popüler müzik yayıncılarının
yazarların
içi borulu pasta tenceresi.
yatak ısıtıcı: içine sıcak su veya yanan kömür konarak yatağı ısıtmakta kullanılan kapalı kap. Noun
oil sump
Pan-European System of Cumulation of Origin