pan

  1. Noun, Food-Kitchen kızartma tavası
  2. Noun tava.
  3. Noun leğen.
  4. Noun yassı kap, güveç, çanak.
  5. Noun yüz, çehre.
  6. Noun (suda yüzen) düz ve ince buz.
  7. Noun (toprakta açılmış) yassı çukur.
    hard pan: (toprakta) sert tabaka.
  8. Noun (eski tüfeklerde) barut yuvası, falya tavası.
  9. Noun kefe, terazi gözü.
  10. Noun şiddetli/sert eleştiri.
  11. Intransitive Verb (altın vb. çıkarmak için) toprağı/kumu tavada yıkamak.
  12. Intransitive Verb (yıkanan topraktan/kumdan) altın elde etmek.
  13. Intransitive Verb tavada pişirmek.
  14. Intransitive Verb leğende yıkamak.
  15. Intransitive Verb şiddetle eleştirmek, kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak.
  16. Intransitive Verb (a) çevrinmek, kamerayı döndürerek filme almak/sahneyi çekmek, (b) (kamera) çevir(il)mek, döndür(ül)mek.
  17. Noun betel/Hint biberi yaprağı.
  18. Noun betel sakızı, Hint biberi yaprağından yapılan sakız.
  19. Noun (eski Yunan) orman, sürü ve çobanların tanrısı: insan bedenli, keçi ayaklı ve boynuzlu olarak dasarlanırdı.
hurdalaşmak, eskimek, işe yaramamak, değerini yitirmek.
kuru gürültü, saman alevi, sonuç vermeyen/kısa süren gayret/teşebbüs, sonuçsuz hamle.
mimiksiz
ifadesiz bir yüz
(US) donyağı gibi durma
bulaşık leğeni
(a) damla kabı: damlayan su veya yağın toplandığı kap, (b) dripping pan
sızıntı tavası, kızartılan etten sızan yağın toplandığı tava.
sızıntı tavası, kızartılan etten sızan yağın toplandığı tava.
faraş
(a) saman alevi: sonuçsuz kalan âni gayret, gösterişli bir şekilde başlayıp neticesiz kalan girişim,
(b) iddia ve gösterişle ortaya atılıp sonunu getiremeyen/başarısızlığa uğrayan kimse, (c) barutun patlamadan yanması.
tava. Noun
kızartma tavası Noun, Food-Kitchen
(küçük) somun tavası.
yağ deposu: otomobillerde motor yağı deposu. Noun
börek tepsisi.
şiddetle eleştirmek.
içi borulu pasta tenceresi.
yatak ısıtıcı: içine sıcak su veya yanan kömür konarak yatağı ısıtmakta kullanılan kapalı kap. Noun
“tüm, bütün, evrensel, hep, tam, her, birlik, beraberlik” anlamları katar. En ziyade bir grubun bütün
dallarının birleşmesi anlamında kullanılır: Pan-American, Pan-Asian, Pan-Islamic gibi. Bazen aradaki - işareti kaldırılıp bitişik yazılır.
Prefix
(baharatlı) et suyu. Noun
restoran hizmetleri Noun
(belirli bir) sonuca/başarıya ulaşmak, sonuç/netice vermek, başarmak, muvaffak olmak.
It didn't pan
out as we expected: Umduğumuz gibi çıkmadı.
His new job is paning out well for him.
başarıya/iyi sonuca ulaşmak, başarmak, başarı ile/muvaffakiyetle sonuçlanmak.
The signs revealed that
the experiment wasn't panning out.
Verb
yeni bir din gibi gelişmek Verb
toprağı yıkayarak altın çıkarmak Verb
pan çekim (sinema filmi ve televizyon kamerasının bir sahneyi panoramik çekimi
Turancılık, bütün Türklerin kültürel ve siyasal olarak birleşmesi ilkesi. Noun
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak, bir tehlikeden kurtulup daha fenasına yakalanmak.
yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmak Verb
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak Verb
umduğu gibi çıkmamak Verb
alt karter contası Noun
bir beladan daha kötü bir belaya.
jump out of the frying pan into the fire: bir beladan kurtulayım
derken daha kötüsüne çatmak, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak.
vb devam ettiği kahve ve lokantaların bulunduğu mahalle
müzisyenlerin
popüler müzik yayıncılarının
yazarların
kapalı devrik yaka. Noun
oil sump
Pan-European System of Cumulation of Origin