piece

  1. Noun parça, tane.
    a piece of land: arazi parçası.
    a piece of furniture/paper.
  2. Noun kısım, bölüm.
  3. Noun parti: bir defada üretilen/satılan/sevkedilen mal.
  4. Noun (resim, edebî kompozisyon vb.) resim, piyes, yaratıcılık örneği.
  5. Noun, Music parça.
  6. Noun (dama/satranç) taş, (satrançta piyadeden başka taş).
  7. Noun örnek, numune.
    a piece of luck.
  8. Noun, Military tek silah, tüfek, tabanca, top, vb., bir erin silahı.
  9. Noun sikke, madenî para.
    a ten-cent piece.
  10. Noun kısa mesafe/zaman.
    to walk a piece: biraz yürümek.
  11. Noun (a) cima, cinsî münasebet, (b) seks objesi olarak ilişkide bulunulan kimse,
    argo parça.
    That
    boy you were with last night was a nice piece.
  12. Noun oy, mütalâa, noktainazar, görüş, tutum.
    to speak one's piece.
  13. Noun çerez, yemekler arasında yenen hafif yiyecek.
  14. Noun birey, fert, şahıs, kimse.
  15. Noun eskiden 80 librelik parti (kürk vb.).
  16. Noun hisse.
  17. Transitive Verb yamamak, yama vurmak.
  18. Transitive Verb
    piece out: (bir araya getirerek veya ekler yaparak) tamamlamak, geliştirmek, tekemmül ettirmek.

    to piece out a weak argument with additional data.
  19. Transitive Verb
    piece together: (parçaları birleştirerek) yapmak, birleştirmek, bütünlemek, bir bütün haline getirmek.
  20. Transitive Verb (parçaları birbirne) eklemek.
  21. Transitive Verb parça eklemek.
  22. Transitive Verb (bilgileri/ayrıntıları vb.) derlemek/toplamak, bir araya getirerek anlamlı bir bütün oluşturmak.
azar, tevbih, kızgınlığın/öfkenin açıkça ifadesi, açıkça tasvip etmeme/karşı gelme.
give someone a
piece of one's mind = tell someone one's mind: (birisine) ağzına geleni söylemek, iyice veriştimek, adamakıllı haşlamak, azarlamak/paylamak.
(a) samimî eleştiri/tenkit, açıkça söylenen fikir, (b) azarlama, paylama.
akıl vermek Verb
(a) bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmak, (b) aklını başına getirmek.
birine ağzına geleni söylemek Verb
birisini azarlamak/paylamak, hakkında düşündüklerini açıkça söylemek.
parçasını okumak Verb
kendi görüş açısını anlatmak Verb
(bir konuda) fikrini söylemek/açıklamak, oy/fikir beyan etmek.
kendi fikrini belirtmek Verb
evlenme teklifi yapmak Verb
hakikati söylemek Verb
kırık
beheri
tanesi
adedi
adeti
tek parça halinde
bayrak
sanat eseri Noun, Art
(banknot) baskı levhası Noun
tane ile
parça ile
dökme
gelişigüzel yazılmış makale
kötü yazılmış makale
(a)
Brit. ocak rafı, şömine tablası, davlumbaz, (b)
esk. şömine üstündeki süs.
bir şeyi tamamlayan parça
bağlama parçası Noun
ara parça
zengin/asil topluluğu gösteren resim tablosu (özellikle 18'inci yy.'da moda idi). Noun, Fine Arts
konuşma konusu, dikkati çeken ve kendisinden bahsettiren herhangi bir şey. Noun
rövü
bağlantı parçası Noun
birbirini çaprazlama kesen herhangi bir şey
sekizer
seksener
ek parça
uzatma parçası Noun
sahra topu
altın sikke
zekâ
lento
alınlık
kapak
kapı üst girişi
başlık
karyola başlığı
ökçe
ekleme
ek parça
boru dirseği
satış ziyareti sonunda satış görevlisi tarafından potansiyel müşteriye bırakılan belge
müzelik eşya: (a) eski/modası geçmiş eşya, (b) kıymetli/müzede saklanmaya değer eşya.
zıh
tek kalmış parça
birer
tek parça
yekpâre
köşe yazısı Noun, Media-Publishing
köşe yazısı Noun, Media-Publishing
sırf tarihî önemi olan (aslında değersiz) sanat eseri (roman, tablo, bina vb.). Noun
uğur parası
bereket parası
daha iyi görülebilmesi için bir direğin üzerine yerleştirilmiş reklam malzemesi
perakendeci mağazasında
kendi fikrini söylemek Verb
dekor birimi. Noun, Theatre
harcıâlem konulu eser, yapay örgülü sanat/müzik/edebiyat yapıtı. Noun
yedişer
taban
çatı gergi kirişi. Noun
deneme numunesi
yorum, olayları inceleyen/yorumlayan yazı. Noun
üç parçalı
topuz
bağlantı parçası Noun
ara parça
döpiyes
parça başı çalışmak Verb
iş parçası Noun
seri sonu mal satan esnaf
iş fırsatı
birer birer, ayrı ayrı, parça parça.
parça maliyeti
parça sayımı
parça sayımı (perakendeciye teslim edilen kutu ; koli , sandık , denk , vb'nin sayımı
en önemli ve etkileyici şey
dokuma, mensucat, perakende metre ile satılan mal/kumaş.
yard goods ile ayni anlama gelir. Noun
kanıt olarak gösterilen belge
parça listesi
parça malların satıldığı piyasa
parça mal piyasası
(Br) parça mal piyasası
parça başı iş yaptıran taşeron
(Br) parça başı iş yaptıran taşeron
parça numarası
tavsiye
çocuk oyuncağı Noun
karmakarışık olmayan bir şey
kolay iş
başarılması çok kolay iş
altın
kötü şans
takıntı
(Br) valiz
havadis
saçmalık
bir parça kâğıt
kâğıt
gümüş para
kalıp
duvar kâğıdı rulosu Noun
fıçı şarabı
eklemek Verb
parça ekleyerek tamamlamak Verb
parça fiyatı
parça başı ücreti
parça yük ücret tarifesi
parça başı ödenen prim
parça başı kazancı
parça başı ücret
parçaları bir araya getirmek Verb
parça başı ücreti
akord akort sistemi
parça başına çalışan işçi
parça başına temel ücret
nefis bir parça
mükemmel iş
dostça tavsiye
tek parça başına ödenen ücret
kötü işçilik eseri
parça işi
en düşük parça yük ücret tarifesi
asgari parça başı ücreti
hoşa gitmeyen kişi
merak uyandırıcı haber
standart parça başına ücret
net parça yükü fiyatı
net parça yük fiyatı
dö piyes
parça başına iş
parça başına çalışma