ripe

English-Turkish Translation

  1. Adjective olgun, olmuş, olgunlaşmış.
    ripe fruit/apple/corn.
  2. Adjective yetişmiş, kemale ermiş.
  3. Adjective mükemmel gelişmiş.
  4. Adjective (manen) olgun(laşmış), kâmil, bilgili, akıllı.
    I must ask someone of riper judgment.
  5. Adjective (beden ve zihni) geliştiren, olgunlaştıran.
    of ripe years.
  6. Adjective (zaman) ilerlemiş.
    a ripe old age: ilerlemiş ihtiyarlık çağı.
  7. Adjective (fikir, plân vb.) (uygulamaya) hazır, tekemmül etmiş, (uygulama) zamanı gelmiş.
    a plan ripe for execution:
    uygulamaya hazır plân.
  8. Adjective hazır, müheyya.
    The army is ripe for attack.
  9. Adjective (zaman) uygun, elverişli, müsait.
    I will tell her when the time is ripe (for it): Münasip bir
    zamanda (zamanı gelince) ona söyleyeceğim.
    The time is ripe for a counter-attack/for war/for revolution.
  10. Adjective eski ve lezzetli.
    ripe cheese.
  11. Adjective (koku) keskin, nahoş, pis.
    He smelled rather ripe and she moved away from him.
  12. Transitive Verb (bkz: cleanse ).
  13. Transitive Verb (iyice/baştanbaşa/inceden inceye) muayene etmek, gözden geçirmek, incelemek.
  14. Transitive Verb (bkz: search )
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

not ripe
kabak
ripe age
olgun şey
ripe for development
gelişmeye hazır
ripe fruit
olgun meyve
ripe fruit
olmuş meyve
(fruit) to get ripe and sweet
ballanmak Verb
juice of ripe figs
bal
now that the time seems ripe to
sırası gelmişken
English-Turkish phrases from Zargan's own database