1. Sıfat olgun, olmuş, olgunlaşmış.
    ripe fruit/apple/corn.
  2. Sıfat yetişmiş, kemale ermiş.
  3. Sıfat mükemmel gelişmiş.
  4. Sıfat (manen) olgun(laşmış), kâmil, bilgili, akıllı.
    I must ask someone of riper judgment.
  5. Sıfat (beden ve zihni) geliştiren, olgunlaştıran.
    of ripe years.
  6. Sıfat (zaman) ilerlemiş.
    a ripe old age: ilerlemiş ihtiyarlık çağı.
  7. Sıfat (fikir, plân vb.) (uygulamaya) hazır, tekemmül etmiş, (uygulama) zamanı gelmiş.
    a plan ripe for execution:
    uygulamaya hazır plân.
  8. Sıfat hazır, müheyya.
    The army is ripe for attack.
  9. Sıfat (zaman) uygun, elverişli, müsait.
    I will tell her when the time is ripe (for it): Münasip bir
    zamanda (zamanı gelince) ona söyleyeceğim.
    The time is ripe for a counter-attack/for war/for revolution.
  10. Sıfat eski ve lezzetli.
    ripe cheese.
  11. Sıfat (koku) keskin, nahoş, pis.
    He smelled rather ripe and she moved away from him.
  12. Geçişli Fiil (bkz: cleanse ).
  13. Geçişli Fiil (iyice/baştanbaşa/inceden inceye) muayene etmek, gözden geçirmek, incelemek.
  14. Geçişli Fiil (bkz: search )
kabak
olgun şey
gelişmeye hazır
olgun meyve
olmuş meyve
sırası gelmişken