1. Fiil ateş etmek.
  2. Fiil (top/tüfek/mermi vb.) atmak.
    to shoot a bullet.
  3. Fiil (silahla) vurmak, yaralamak, öldürmek.
    He had one arm shot away: Bir kolunu gülle götürdü.
    I'll
    be shot if I … : Canım çıksın ki …
  4. Fiil tüfek kullanmak.
  5. Fiil tüfekle avlamak, ava gitmek.
  6. Fiil fırla(t)mak, at(ıl)mak, hızla ilerlemek.
    The missile shot thousands of miles into the space.
  7. Fiil (konuşmaya vb.) başlamak.
  8. Fiil birbiri arkasına/durmadan söylemek/sormak, (soru vb.) yağdırmak.
    to shoot questions at someone:
    birisini soru yağmuruna tutmak.
  9. Fiil (filiz) sürmek, filizlenmek.
  10. Fiil (sekstantla) ölçmek.
  11. Fiil akıntılı bir yerden kayıkla hızla geçmek.
    to shoot a rapid.
  12. Fiil kurşun gibi/ hızla geçmek.
    The car shot past: Otomobil kurşun gibi geçip gitti.
  13. Fiil fotoğraf/film çekmek.
  14. Fiil içine başka renk karıştırmak.
  15. Fiil çıkmak, fışkırmak.
  16. Fiil fırlamak, atılmak.
  17. Fiil (ağrı) şiddetle yayılmak, kaplamak, zonklamak.
    Pain shot through his injured arm.
  18. Fiil (futbol) şut çekmek.
  19. Fiil (kumarda) (a) zar atmak, (b) pey sürmek.
    I'll shoot ten bucks.
  20. Fiil patlatmak, infilâk ettirmek.
  21. Fiil uzanmak.
    a cape shooting out into the sea.
  22. Fiil
    shoot the bull
    argo saçmalamak, saçma /manasız/maksatsız konuşmak, palavra atmak.
  23. İsim atış, ateş etme.
  24. İsim roket/füze atışı.
  25. İsim av partisi.
  26. İsim filiz, sürgün, fışkın.
  27. İsim ânî hamle, saldırı.
  28. İsim fotoğraf/film çekme.
  29. İsim hızlı su akıntısı, çağlayan.
  30. İsim kürek çekmede kürek darbeleri aralığı.
  31. İsim (Madencilikte) (a) geniş maden tünelinden ayrılan dar tünel, (b) dar maden damarı, (c) eğik maden damarı.
  32. İsim geyik boynuzunun filizi.
  33. İsim (futbol) şut.
bütün mühimmatını harcamak.
bütün cephanesini tüketmek Fiil
ağzına geleni söylemek, düşünmeden konuşmak.

face
argo (a) ağzına geleni söylemek, bilir bilmez/düşünmeden konuşmak, (b) abartmak, mübalâğa etmek.
elinden geleni yapmak, her çareye başvurmak, bütün olanakları kullanmak.
/
wad
k.d. elinden geleni yapmak, son gücünü /varını yoğunu harcamak.
servetini har vurup harman savurmak.
zorla/tehditle istediğini elde etmek.
at ve gözle Sıfat, Askerlik
sıkmak Fiil
sürgün
filiz
Aya uzay aracı fırlatma. İsim
Ay-aracı, Aya fırlatılan uzay aracı. İsim
fotoğraf çekimi İsim, Fotoğrafçılık
ateş etmeye hazır
yan sürgün İsim
çubuk
(US) direkt demiryolu hattı (uçak rotası İsim
vb'nin tümü
nesnenin
ticaretin
arıza arama
film çekmek Fiil
böbürlenmek, övünmek, iftiharla söylemek.
doruğa çıkmak Fiil
(a) hedefe ateş etmek, (b)
k.d. çabalamak, gayret sarfetmek, amaç/gaye edinmek.
(US) zar atmak Fiil
vurup öldürmek Fiil
ateş edip düşürmek/vurmak.
(a) silahla vurup düşürmek.
shoot down an aircraft. (b)
k.d. kesin olarak reddetmek, "hayır"
demek.
another idea shot down by the chairman.
bombardıman uçağını vurup düşürmek Fiil
isabet ettirerek yere düşürmek Fiil
(a) hedefe ateş etmek, (b)
k.d. çabalamak, gayret sarfetmek, amaç/gaye edinmek.
düşünmeden hareket etmek Fiil, Deyim
plansızca hareket etmek Fiil, Deyim
ilk aklına geleni yapmak Fiil, Deyim
ağzına geleni söylemek Fiil, Deyim
lafını sakınmamak Fiil, Deyim
sözünü sakınmamak Fiil, Deyim
el yordamıyla hareket etmek Fiil
atmak, silah atmak, (b) ok gibi fırlamak.
shoot off a prize: bir atış müsabakasında finale girmek.
film çekimini açık yerde yapmak Fiil
kendini ayağından vurmak (kendi çöküşüne neden olmak Fiil
(a) dışarıya fırlamak, (b) birdenbire görünmek, (c) (filiz) sürmek.
dallanmak Fiil
her yeri dolaşıp avlamak.
birini soru yağmuruna tutmak Fiil
çöpü boşaltmak Fiil
çöp yüklemek Fiil
(kamyondan) çöp boşaltmak Fiil
(a) tam isabet kaydetmek, (b)
k.d. dürüst davranmak.
trafik ışıklarında sarı yanarken geçmek Fiil
breeze1 (5).
(a) saçmalamak, saçma/manasız konuşmak, (b) abartmak, palavra atmak.
(ödenmeyen kiraya karşı haczedilir korkusu ile) eşyasını gece kaçırmak
(sandal) nehrin hızlı akan yerini çabucak geçmek.
kırmızı yanarken geçmek Fiil
(a) bütün sermayeyi yatırmak, (b) bütün gücünü harcamak (c) kumarda bütün parasını sürmek.
bütün gücünü/parasını harcamak, son gayretini/meteliğini sarfetmek.
Let's shoot the works and order the crêpe suzette.
dağıtmak, paramparça etmek, mahvetmek.
(a) (çocuk) hızla büyümek, birdenbire boy atmak, (b) pek çabuk yükselmek, (c) yukarıya fırlamak, (d)
ateş altına almak.
ABD rastgele ateş etmek (e)
argo damardan uyuşturucu ilâç zerketmek.
bir şehri teröre salmak Fiil
geçen ay büyük çapta artmış olmak Fiil
borsada büyük başarı kazanmak Fiil
borsa da büyük başarı kazanmak Fiil
vuruşmalı dövüşlü film/kitap/video oyunu vb.. İsim
silahlı çatışma. İsim
(a) boşboğazlık/gevezelik etmek, (b) saçmalamak, palavra atmak.
He likes to shoot the breeze, so don't
take everything he says seriously: Plavra atmayı sever, her sözünü ciddiye alma.
büyük bir teşkilatın yeni kolu
uçağa ateş edip