secondhand

  1. dolaylı, kulaktan dolma, derleme.
    Most of his knowledge is secondhand. It was a secondhand report,
    based on what others told him of what happened.
  2. kullanılmış, elden düşme.
    a secondhand car. I got this book secondhand . a secondhand bookseller.
  3. dolaylı olarak, başkalarından, başkaları aracılığı ile.
    He heard the news secondhand: Haberi başkalarından duydu.
bir şeyi kullanılmış olarak almak Verb
haberleri dolaylı olarak elde etmek Verb
elden düşme eşyalar Noun
kullanılmış aktifler Noun
eski kitap
eski kitapçı
eski kitapçı dükkânı
eski araba
elden düşmüş otomobil
elden düşme kitap
şahsi bilgi veya görgüye dayanmayıp
başkasından işitilen hususların tekrar beyanı
eski mobilya
kullanılmış mallar Noun
kiracının kiracısı
kullanılmış eşya piyasası
kullanılmış eski eşya fiyatı
elden düşme fiyatı
ikinci el fiyatı
eskici fiyatı
ikinci elden satış
eski eşya satışı
eskici dükkânı
bir bilgiye dolaylı olarak sahip olmak Verb
eski kitap satan sahaf
(a) saatin saniye ibresi, (b) yardımcı, muavin, (c)
at second hand: dolaylı, başkasından (duyulmuş).

He got the information only at second hand: Haberi başkasından duydu.
ikinci el