gider pusulası
Noun, Accounting
öz, kendi, kişi, zat, şahıs, benlik, kişilik, tabiat, karakter.
one's own self: bir kimsenin kendi
öz şahsı/benliği/kişiliği.
He put his whole self into the job, working day and night: Bütün benliğini işine verdi, gece gündüz çalışıyor.
I'm feeling better but I'm still not quite my old self yet: Daha iyiyim, fakat hâlâ eski ben değilim (eski kuvvetimi bulamadım).
His true self: Hakikî benliği.
His weaker self: zayıf karakteri, karakterinin zayıf tarafı.
His family consisted of self, wife and two children: Ailesi, kendisi, eşi ve iki çocuğundan ibaretti.
çıkar, menfaat, bencillik.
He always thinks of others, never of self: Daima başkalarını düşünür,
kendi çıkarını asla düşünmez.
tek(düzen), yeknesak, hep aynı, düz.
self carnation: tek renkli karanfil.
kendinden, aynı maddeden.
dress with self belt: kendinden kemerli elbise.
saf, katışıksız.
self whisky: saf viski.
kendilik, benlik
Noun, Psychology
nefs
Noun, Religion-Faith
gönderenin adına yazılmış kart
gönderenin adının yazılı olduğu zarf
kendi kendinin reklamını yapmak
Verb
kendi kendini tahlil etme
kendi kendini tayin etmiş
(vergilendirme) kendini takdir etme
kendini zorla kabul ettiren
kendi fikrinde ısrar eden
kendi tarafından tahakkuk ettirilmiş
bazı ülkelerde uygulanan ve kendi vergi borcunun hesaplandığı belgenin yükümlüler tarafından hazırlandığı sistem
muhasebede hesapların doğruluğunu garantileyen bir kontrol sisteminin bulunduğu sistem
açıklama veya yorum gerektirmeyecek şekilde açık olmak
Verb
meşru müdafaa ile birini öldürmek
Verb
biriyle bir şey için ortaklık yapmak
Verb
bir işte biriyle ortaklığa girişmek
Verb
bir siyasi partiye girmek
Verb
eski benliğinin enkazı durumuna gelmek
Verb
tamamen kendi kendini yetiştirmiş olmak
Verb
zor durumlarda saygınlığını yitirmemek
Verb
haline vakur bir şekilde katlanmak
Verb
bir şeyle meşgul olmak
Verb
kendi kendine yetme derecesi
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı
Proper Name, Law
kendini saldırıya maruz bırakmak
Verb
onur una yedirememek
Verb
(çek) kendi hesabımdan ödeyiniz
otomatik sınama
Information Technology
iş sahibinin kaynakları
Noun
kendi, öz, bizzat.
myself: kendim,
yourself/yourselves: bizzat sen/siz,
himself: bizzat o, kendisi, özü.
Suffix
kendi hakkını zorla koruma
kendi kendine vergi takdiri
öz sağlama
Information Technology
ya da ödenmesi için bankaya verilen bankanın kendi çeki
(US) hesaba alacak kaydedilmesi için bankaya verilen çek
öz açıklamalı
Information Technology
giysinin kumaşının aynısı
kendi kendini yöneten bölgeler
Noun
kendi kendine yönetim
Noun, Politics-Intl. Relations
vergilendirilebilir tasfiye
kendi kendini tasfiye hissedarlar arasında paylaştırılma
kendi kendini kahraman ilan eden kişi
şirketin riziko üzerinden kendi üzerinde tuttuğu bölüm
öz hizmet makinesi
Information Technology
öz sınama
Information Technology
kendi kendine kurulan saat
kendini eleştirilere karşı savunmak
Verb
kişinin vergilendirilecek varlığının değerini kendi takdir etmesi
nefis savunmasında güç kullanmak
Verb