sitting

  1. oturma, oturuş.
  2. oturum, celse.
  3. oturma yeri.
  4. kuluçkalık, kuluçkaya yatma.
  5. kuluçkalık yumurta sayısı.
  6. (gemi vb. de) yemek için bir gruba ayrılan yer/zaman.
kapanış oturumu
oturum esnasında
oturacak yer
resmi açılış oturumu
görev başında hâkim
açık oturum
açık celse
kapalı oturum
özel oturum
oturuş
savunmasız/koruyucusuz kimse/şey, kolay hedef.
kolay vurulan hedef, savunmasız/zavallı kimse.
kuluçka tavuk.
meclis oturumu
oturma yeri
(a) üstün/avantajlı durumda, (b) rahat, keyfi yerinde, zengin, başarılı, müreffeh, dünya umurunda değil, kekâ.
oturma odası.
yerleşmiş kiracı.
oturumda bulunmak Verb
dinleyiciler arasında oturmak Verb
hem oturma hem yatak odası Noun
(Br) hem oturma hem yatak odası Noun
oturur durumda
oturur durum da
görev başında hâkim
görev başında hâkim
iyi bir işi/yeri olmak.