slide

English-Turkish Translation

  1. Noun, Testing lam (mikroskopta numunenin üzerine koyulduğu büyük cam)
  2. Verb kaymak.
    to slide down a snow-covered hill.
  3. Verb hissettirmeden geçmek.
  4. Verb (gemi) kayıp gitmek.
  5. Verb sıvışmak, savuşmak, sessizce ortadan kaybolmak.
    She slid out of the room when no one was looking.
  6. Verb sıyrılmak.
  7. Verb kaydırmak, kaydırıvermek, kaydırarak yürütmek.
  8. Noun kayma.
  9. Noun düşme, inme, azalma. stop the slide in the living standards.
  10. Noun kaydırak.
  11. Noun üstünden kayılarak gidilen yer, çocukların kaydığı buzlu yol.
    a ski slide . a children's playground slide .
  12. Noun, Geology heyelân, toprak kayması.
  13. Noun slayt, diyapozitif, projeksiyonda kullanılan resimli cam.
    a camera that takes color slides. They showed
    slides of their holiday.
  14. Noun lam.
  15. Noun, Music kaydırma, glissando, herhangi bir aletin kayıcı kısmı.
  16. Noun yansı
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

let one's option slide
opsiyon hakkının vadesini geçirmek Verb
bear slide
menkul kıymetler fiyatlarının düşmeye başlaması
bear slide
borsada
cinema slide
(Br) diapozitif
colour slide
renkli diapozitif
currency slide
paranın değerinin düşmesi
currency slide
aşağı kayması
dark slide
(fotoğrafçılık) kaset
earnings slide
gelir düşmesi
earnings slide
kazanç düşmesi
escape slide
tehlike durumunda çıkış
gelatin(e) slide
gelatin(e) ile ayni anlama gelir. jelatin süzgeç: ışık oyunları elde etmek için sahne ışıkları
üzerine geçirilen renkli/saydam jelatinli örtü.
glass slide
lam (mikroskopta numunenin üzerine koyulduğu büyük cam) Noun, Testing
hair slide
ufak saç tokası.
slide ile ayni anlama gelir. Noun
lantern slide
projektörle gösterilen renkli resim.
let slide
ihmal etmek, umursamamak, aldırmamak, kendi haline/yüzüstü bırakmak.
let things slide
laçka olmak Verb
let things slide
laçkalaşmak Verb
load a slide
slayt takmak Verb
microscope slide
lam (mikroskopta numunenin üzerine koyulduğu büyük cam) Noun, Testing
mountain slide
dağ kayması
stock market slide
borsa da fiyatların düşmesi
stock market slide
borsada fiyatların düşmesi
slide bar
sürgü, sürme, kapı sürmesi, kılavuz ray.
slide fastener
fermuar.
slide fastener
zipper ile ayni anlama gelir. fermuar, cırcır.
slide in/into
kolayca/çabucak girivermek, sokuvermek, sokuşturmak.
slide into deep financial troubles
büyük mali sıkıntılara girmek Verb
slide knot
sürgülü düğüm
slide over/around sth
üstünde durmamak, sükûtla geçiştirmek.
slide projector
projeksiyon makinası.
slide rule
sürgülü hesap cetveli.
slide trombone
sürgülü trombon.
slide trombone
trombon. Noun
slide valve
sürgülü vana/valf/süpap.
lantern slide lecture
projeksiyonlu konferans
English-Turkish phrases from Zargan's own database