soap

  1. sabun, yağ asitlerinin alkalilerle muamelesinden elde edilen temizlik maddesi.
    cake of soap: sabun
    kalıbı.
    soap dish: sabun kabı.
  2. rüşvet.
  3. sabunlamak, sabun sürmek.
Sabun ve deterjan ile temizlik ve parlatıcı maddeler imalatı (NACE kodu: 20.41) Noun, Trades-Professions
Sabun ve deterjan, temizlik ve parlatıcı maddeleri; parfüm; kozmetik ve tuvalet malzemeleri imalatı (NACE kodu: 20.4) Noun, Trades-Professions
beyaz sabun Noun, Personal Care-Hygiene
antiseptik sıvı sabun Noun, Personal Care-Hygiene
sabun kalıbı
sabun kalıbı
Castile ile ayni anlama gelir. Kastil sabunu: zeytinyağı ve potasyum hidroksitten yapılan yumuşak sabun.
tuvalet sabunu
yeşil sabun: KOH ve keten tohumu yağından yapılır, deri hastalıklarını tedavide kullanılır. Noun
çamaşır sabunu
evrik sabun: normal sabundaki negatif iyon yerine molekül yapısında pozitif iyon bulunan bakteri öldürücü bir tür sabun. Noun
beyaz sabun Noun, Personal Care-Hygiene
madenî sabun: Pb ve Al gibi bazı madenlerin tuzlarını çeşitli yağ asitleriyle birleştirerek elde edilen
ve dokuma, boya ve vernik sanayiinde kullanılan balmumuna benzer sabunsu madde.
imkânsız, olamaz, olanaksız, boş, verimsiz, faydasız.
He wanted me to vote for him, but I told him no soap!
eyer sabunu, eyer vb. gibi deri eşyayı temizlemek ve korumak için kullanılan sabun. Noun
tıraş kremi/ sabunu.
shaving brush: tıraş fırçası.
(a) arap sabunu, (b)
mec. dalkavukluk.
arap sabunu, yumuşak sabun. Noun
yaltaklanma, dalkavukluk, tabasbus, müdahene. Noun
arapsabunu Noun, Textile Industry
sabun kalıbı
kokulu sabun, tuvalet sabunu.
tuvalet sabunu.
arap sabunu
alelacele yapılan konuşmacı kürsüsü
(a) sabun köpüğü/kabarcığı, (b) uçucu/çabuk sönen/ömürsüz şey.
sabunluk
ses kayıt kasetinin plastikten muhafazası
sabuntaşı. Noun
sabunhane
sabun sanayii
sabunlanmak Verb
dizi film, dizi halinde yayınlanan serüvenler filmi/oyunu.
sabun otu
(Chlorogalum pomeridianum). Kızılderililerin sabun yerine kullandıkları Kaliforniya bitkisi.
toz sabun
sabun tozu
sabun fabrikası Noun
traş sabunu