sound

  1. Noun, Physics ses
  2. Noun ses, seda.
    Not a sound was heard: Hiçbir ses işitilmiyordu, çıt çıkmıyordu.
    the sound of violin: keman sesi.
  3. Noun ima, anlam, mesaj.
    the sound of his report: raporundan çıkan anlam.
    His remark had a worried
    sound: Uyarmasında endişeli bir hava seziliyordu.
    I don't like the sound of it: pek aklım almıyor, gözüm tutmuyor.
  4. Noun gürültü, şamata.
    I heard the sound of the engine: Motorun gürütüsünü duydum.
  5. Noun ses erimi.
    within the sound of: sesi işitilecek mesafede.
  6. Noun mil, sonda.
  7. Noun geniş boğaz, deniz geçidi.
  8. Noun (balıklarda) solungaç.
  9. Verb seslenmek, ses çıkarmak, ses vermek.
  10. Verb … gibi görünmek/gelmek, … hissini vermek.
    The report sounds true: Rapor doğru gibi görünüyor.

    It sounds strange to me: Bana acayip geliyor.
    It sounds bad to me: Bence bu fena, bunu iyiye yormam.
  11. Verb çal(ın)mak, öt(tür)mek.
    to sound a bell/trumpet: zil/trompet çalmak.
    to sound like a horn:
    boru gibi ötmek.
    to sound retreat: ric'at borusu çalmak.
  12. Verb yüksek sesle ilân etmek.
    to sound a warning.
  13. Verb ses dinleyerek muayene etmek.
    to sound a patient's chest: bir hastanın göğsünü dinlemek.
  14. Verb açıkça övmek, herkes içinde methetmek.
    to sound a hero' s fame.
  15. Verb derinliğini ölçmek, iskandil etmek.
  16. Verb (fikrini) yoklamak, (bir kimsenin düşündüklerini) anlamaya çalışmak, ağzını aramak.
    to sound a person's
    views. Why not sound him out about working for us?
  17. Verb, Medicine sonda ile muayene etmek.
  18. Verb çok derine dalmak.
  19. Adjective sağlam, gürbüz, zinde, sağlıklı.
    as sound as a bell: sapsağlam, turp gibi.
    I'm as sound as a bell.
  20. Adjective kusursuz, arızasız, sağlam.
    sound timber.
  21. Adjective (malî bakımdan) sağlam, güvenilir, emniyetli.
    He's a sound man: Güvenilir/emniyetli adamdır.
  22. Adjective makul, mantıkî, muteber, geçerli.
    sound reasoning.
  23. Adjective yerinde, isabetli, doğru, akıllıca.
    sound advice.
  24. Adjective mükemmel, sağlam, metin.
    sound moral values.
  25. Adjective yasal, geçerli, kanuna uygun.
  26. Adjective derin.
    sound sleep: derin/deliksiz uyku.
  27. Adjective şiddetli, kuvvetli.
    a sound thrashing: şiddetli/temiz bir dayak.
    to give someone a sound thrashing:
    birine temiz bir sopa çekmek.
bağırsak sesleri Noun, Medicine
karın sesleri Noun, Medicine
abdominal sesler Noun, Medicine
bağırsak sesleri Noun, Medicine
karın sesleri Noun, Medicine
abdominal sesler Noun, Medicine
kalp sesleri Noun, Medicine
kardiyak sesler Noun, Medicine
kalp sesleri Noun, Medicine
kardiyak sesler Noun, Medicine
Sinema filmi, video ve televizyon programları yapımcılığı, ses kaydı ve müzik yayımlama faaliyetleri (NACE kodu: 59) Noun, Trades-Professions
Ses kaydı ve müzik yayıncılığı faaliyetleri (NACE kodu: 59.2) Noun, Trades-Professions
Ses kaydı ve müzik yayıncılığı faaliyetleri (NACE kodu: 59.20) Noun, Trades-Professions
sağlam emsallere dayanarak konuşmak Verb
bir sesi örtmek Verb
çevre sesi
tiyatrolarda
televizyonda ve ses kaydı yapmada
iç mekânlarda yansıyan ses
filmlerde
fon müziği
gümbürtü
fokurtu
sesin taşınması
kıtırtı
cızırtı
şırıltı
kütürdemek Verb
lıkırdamak Verb
şapırdamak Verb
tınmak Verb
pıtırtı
tırık
öğürtü
çınlama
hışıltı
hışırtı
kazasız belasız
salimen
sağ salim
haşırtı
tek sistemli ses (kameraya bağlanmış mikrofon ya da ses alma aygıtı ile yapılan ses alımı
şapırtı
ses, konuşmayı oluşturan ses elemanlarından herbiri.
stereofonik ses
sesli çekim Noun, Cinema
sondalamak Verb, Maritime Traffic
sondaj
sesten hızlı gitmek Verb
zımbırtı
ahenksizlik
hırıltı
ıslık
şıp şıp
lıkır lıkır
gürül gürül
şakır şakır
patır patır
borazan öttürmek Verb
sağlam öğüt
mantıki görünmek Verb
(US) ses ve görüntü yayını
sağlam düşünce tarzı
sağlam kanıt
sağlam banka
ses engeli, ses duvarı. Noun
konuşmadan alıntı Noun
tınlama sesi
sağlam ses hücresi
sesli yayın
sağlam iş
görüntülerle birlikte sesleri de alan kamera
sesli sinema
sağlam gerekçeli talep
haklı talep
sağlam ticari itibar
sağlam durum
sağlam bünye
sağlam para
sağlam paralı ülkeler Noun
sağlam olarak teslim olunmuş
ses tasarımcısı Noun, Cinema
radyo oyunu
sağlam ekonomik temel
ses editörü Noun, Cinema
ses montajcısı Noun, Cinema
işitsel etmen. Noun
ses efekti Noun, Advertising
ses efektleri Noun
ses mühendisi Noun
gerçekleştirilebilir görünmek Verb
sesli film
sağlam mali durum
sağlam mali durum
mali durumu iyi
sağlam firma
kuşku uyandırmak Verb
sapasağlam
sapa sağlam
hasar tazminat davasının dayandığı esasları ortaya koymak Verb
hasar tazminat talebi için gerekçe göstermek Verb
ses geçirmez malzeme
sağlam muhakeme Noun
itibarlı avukat
ses seviyesi
ses düzeyi
ses tespit cihazı
ses alma uzmanı
sağlam kafa
sağlam irade
sesçi
sağlam para
(US) sesli film
sağlamsinirler Noun
(a) yoklama yapmak, adını/numarasını okumak, (b) açıkça şikâyet etmek, (c) övünmek, böbürlenmek, abartmak.
tartmak Verb
sesli film
sağlam politika
sağlam mali durum
sağlam mevki
ses geçirmez
ses geçirmez yapmak Verb
sesten korunma
sesle uzaklık ölçümü, ses hızından yararlanarak ses kaynağının uzaklığının ölçülmesi. Noun
sağlam akıl
doğru ve sağlam düşünme
geçerli nedenler Noun
ses kaydı
birinin görüşlerini öğrenmek için ağzını aramak Verb
sağlam gemi
deliksiz uyku
seçmenlerin nabzını yoklamak Verb
nabız yoklamak Verb
ses izgesi.
voiceprint ile ayni anlama gelir. Noun
ses izgeçizeri. Noun
ödeme kabiliyeti
güvenli hisse senetleri Noun
güvenli hisse senet dileri Noun
ses sistemi Noun, Electricity-Electronics
(film) ses bandı
alarmı çalmak Verb
ikaz etmek Verb
alarm çalmak Verb
korna çalmak Verb
geri çekilme borusunu çalmak Verb
itiraz kabul etmeyen mülkiyet hakkı
itirazsız mülkiyet
ses kuşağı, ses yolu: üzerine ses saptanmış optik/mağnetik kuşak. Noun
güzel bir azar
hoparlörlü kamyon (seçimlerde veya reklamcılıkta kullanılır). Noun
sağlam mali durum
tam değeri
sağlam değer (malların varış mahallindeki hasarsız gerçek değeri
hasarsız durumdaki değer
(yangın sigortası) rayiç değer
(sigorta) sağlam
ses dalgası. Noun
sağlam iş
ses bantı
sağlam değer
sağlam gerekçeler bulmak Verb
sağlam muhakemesi olmak Verb
sağlam kafalı (deli değil
(sigorta) sıhhati sağlam
aklı yerinde
sağlam kafalı
seslendirmek Verb
Sesin bir tuhaf geliyor.