(saat) pandül yayı.
balance staff: pandül mili.
yaylı somya, alt yatak.
Noun
helezon yay, zemberek yay.
ilkbaharda soğuk dalgası
Noun
diyafram yayı
Noun, Transport
regülatör kolu yayı
Noun, Transport
(sıcak) kaplıca, ılıca (sıcaklığı 37°C'den fazla olan).
Noun
Barış Pınarı Harekatı
Proper Name, Military
Barış Pınarı Harekatı
Proper Name, Military
parabolik makas
Noun, Transport
sarmal yay, helezonî yay.
kükürtlü maden suyu/kaplıca.
Noun
(gemi) su almaya başlamak.
The boat sprang a leak.
bir madeni patlatmak
Verb
bir komployu açığa çıkarmak
Verb
acele yeni seçime gitmek
Verb
birine sürpriz yapmak
Verb
birine bir sürpriz yapmak.
bahar güzeli
(Claytonia virginica): Baharda pembe-beyaz salkım çiçekler açan bir ot (Amerika).
(a) bahar pilici, (b) taze, (c) toy, genç, tecrübesiz kimse.
-den neşet etmek, hasıl olmak, zuhur etmek, (bir soydan) gelmek.
to spring from the aristocracy.
spring out: dışarı fırlamak.
spring upon: üstüne atılmak.
iyi bir aileden gelmek
Verb
mütevazı bir aileden gelmek
Verb
birini hapisten kaçırmak
Verb
tanınmazken birden üne kavuşmak
Verb
ilkbahar yeşili
Adjective
yeşil soğan
Noun, Food-Kitchen
ilkbaharda satışların birden yükselmesi
birinden bir sterlin tırtıklamak
Verb
bahar yarıyılı
Noun, Education-Training
(a) yeni ay ve dolunaydan hemen sonra meydana gelen yüksek met, (b) akın, hücum, tehacüm, bolluk, bir
şeyin en bol zamanı.
a spring tide of prosperity: servet/refah bolluğu.
birinin yardımına koşmak
Verb
(sporda maç mevsimi başlamadan önceki) bahar idmanı/antrenman.
(a) birdenbire kalkmak, (b) (kısa zamanda) meydana çıkmak, türemek.
Industries sprang up in the suburbs. (c) başlamak, baş göstermek, (d) süratle yayılmak/sarmak/kaplamak.
ön yay bağlantısı
Noun, Transport
ilkbahar temizliği için bir odayı düzenlemek
Verb