summer

  1. yaz.
    Indian summer: pastırma yazı.
  2. yaz mevsimi, sıcak mevsim, sıcak ve güneşli hava.
    We had no real summer last year.
  3. en güzel dönem.
    the summer of life.
  4. yazlık, yaza özgü.
  5. Architecture (a) tabanın ana kirişi, (b) kemer ayağını teşkil eden iri taş, (c) kapı /pencere üst kirişi, lento.
  6. yazı geçirmek.
  7. yaz esnasında bakmak/beslemek.
yaz tatilini deniz kıyısında geçirmeye gitmek Verb
yazın
yazın toprağı su basmak Verb
yaz için başka fikirleri olmak Verb
bu yaz Afrika'ya gitmeyi düşünmek Verb
yaz sıcağı
yaz ortası Noun
yazın
pastırma yazı.
yazın sonuna doğru
yaz sıcağı sinirleri gerdiğinde ve kapıların önünde kalabalık gruplar toplandığında
uzun sıcak yaz
zenci mahallelerinde baş gösteren şiddet tehlikesi
,
a.s. Bir gül ile (veya çiçekle) yaz gelmez.
en iyi yazın satmak Verb
yazın bir ay izin almak Verb
yazın bir ay izin zni almak Verb
yaz kampı.
yaz öğretimi Noun, Education-Training
yazlık moda
(Br) yaz tatili
yaz tatili
yaz tatili
yazlık ev
kameriye
çardak
kasır
kandamlası Noun, Botany
sayfiye
yaz mevsimi satışları Noun
sucuk, pastırma.
yaz okulu.
yaz okulu Noun, Education-Training
yaz okulu Noun, Education-Training
yaz dönemi
(US) yaz sömestri
gün dönümü, yazın başlangıcı (21 Haziran).
kabak
(Cucurbita Pepo Melopepo).
yaz temsilleri, yaz tiyatroları.
yaz dönemi Noun, Education-Training
yazlık tiyatro.
yaz saati
yazlık turistler Noun
yazlıklar
yaz saatine geçmek Verb
yaz aylarında Adverb
gözde sayfiye yeri
1995 yazıında
uzun yaz tatili