tür

Turkish-English Translation

  1. Noun, Language-Literature genre
  2. Noun, Biology species (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  3. family
  4. Noun variety
  5. species
  6. like
  7. fashion
  8. sort
  9. shape
  10. gender
  11. breed
  12. diversity
  13. Noun type
  14. genus
  15. Noun predicament
  16. Noun denomination
  17. cut
  18. brood
  19. feather
  20. stripe
  21. nature
  22. class
  23. run
  24. kind
  25. (Fr.) genre
  26. version
  27. Noun description
  28. phylo-
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ABD'de gittikçe yaygınlaşan ortak fon yönetimi türü
passive management
ABD'nin güneyinde yaşayan zencilere özgü bir caz müziği türü
blues
Amerikalı zencilere özgü duygulu bir müzik türü
soul music
becerisini ya da niteliğini vurgulayan reklam türü
corporate advertising
belirli bir meblağla dengelenmesi gereken hesap türü
imprest accounts
bir dans türü
swing
bir panjur türü
jalousie
bir şiir türü
rondeau
çalgısız olarak koro tarafından söylenen bir şarkı türü
madrigal
doğrudan reklam yapma türü
circular
Doğu Asya'da yaşayan bir ayı türü
panda
edebiyat türü
class of literature
en düşük seviyeli politik edebiyat türü
gutter flyer
evlere gidilerek yapılan satış türü
door- to-door
finansman türü
type of financing
havadan yapılan reklamcılık türü
aerial advertising
hesabın türü
description of account
iş türü
class of business
italik vs gibi yazı türü
face
kira hakkının sürdüğü ipotek türü
leasehold mortgage
kuyruksuz ve uzun kollu bir maymun türü
gibbon
muhasebe kayıtlarının analizinde kullanılan özel kâğıt türü
analysis paper
müzik türü
rag
ofset baskı tekniğinde kullanılan kâğıt türü
offset paper
pamuklu ya da keten ince bir kumaş türü
batiste
para yerine mal mübadelesi yapılan ticaret türü
countertrade
poliçe hamilinin poliçe temettülerini almaya hakkı olduğu sigorta türü
participating insurance policy
sara hastalığının şiddetli türü
(Fr.) grand mal
satın almaya teşvik ettirici reklam türü
direct response
sert bir plastik türü
polythene
sigorta türü
type of insurance
şimdiki gelişmiş insan türü
homo sapiens
sözcük türü
part of speech (POS) Noun, Linguistics
sözleşme türü
type of agreement
tam sigorta (her türlü zararın karşılandığı sigorta türü
whole coverage
ürün türü
line of product
veri türü
data type Information Technology
vs karşı olan tutumlarını belirleyen anket türü
attitude study
yatırım türü
type of investment
yerleşme türü
settlement type
alt tür
subspecies Noun, Botany
ayrışan tür
incipient species (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
endemik tür
endemic species Noun, Biology
her tür
of every description
tür ...
phyletic
tür ...
predicamental
tür farkı
specific difference
% 40 çinko bir tür pirinç
yellow metal
(konsantre meyve suyundan yapılmış) bir tür tatlı içecek
cordial
32 kâğıtla oynanan bir tür iskambil oyunu
piquet
açık yeşil ya da sarı renkte bir tür likör
chartreuse
atların ağzına takılan bir tür gem
snaffle
Avustralya'da yaşayan küçük boylu bir tür devekuşu
emu
aynı tür mallar
homogeneous goods Noun
banka fonunu bir tür işçi tasarruflarından elde eder
industrial bank
bankalara uygulanan bir tür dolandırıcılık
kite- flying
belirli bir tür mal
line
bir tür adi hisse senedi
equity share
bir tür antikor
gamma globulin
bir tür baharatlı sosis
frankfurter
bir tür bilardo oyunu
snooker
bir tür birikimli hayat sigortası
permanent life insurance Noun, Insurance
bir tür birikimli hayat sigortası
whole life insurance Noun, Insurance
bir tür birikimli hayat sigortası
universal life insurance Noun, Insurance
bir tür büyük fare
pack- rat
bir tür dans ve dans müziği
jive
bir tür davavekili
proctor
bir tür ekmeğimsi kek
muffin
bir tür fişek
fire- craker
bir tür geçici mahkeme
oyer and terminer
bir tür hafif Alman birası
lager
bir tür iri balina
humpback
bir tür iri kertenkele
iguana
bir tür iri köpek
labrador retriever
bir tür iri papatya
marguerite
bir tür iskambil oyunu
blackjack
bir tür iskambil oyunu
brag
bir tür kaba kumaş
crash
bir tür kadife
velour
bir tür kadife
velours
bir tür kalın
paper board
bir tür kalın ve beyaz sos
(Fr.) bechamel
bir tür kavun
cantaloupe Noun, Food-Kitchen
bir tür Meksika böreği
taco
bir tür mıcır
chipping
bir tür midye
scallop
bir tür muz
plantain
bir tür planör
sailplane
bir tür plastik
melamine
bir tür Polonya dansı
mazurka
bir tür sağlam plastik
vinyl
bir tür şiir
gloss
bir tür siyah ve sert kauçuk
ebonite
bir tür spor ayakkabı
plimsoll Noun
bir tür sütlaç
rice pudding
bir tür tafta kumaş
tabby
bir tür talaş böreği
(Fr.) vol au vent
bir tür tanksavar topu
bazooka
bir tür taşınmaz rehni
antichresis
bir tür tükenmez kalem
biro
biyolojik tür kavramı
biological species concept (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
bu tür ağaç yetiştirme sanatı
bonsai
bu tür anlaşmalar kanun nazarında geçersiz kılınabilir
unconscionable bargain
bu tür baskı
mezzotint
bu tür bir ayin için yazılmış müzik parçası
requiem Noun
bu tür bir yaşam
idyl
bu tür çalışmalara iki örnek
upstream activity
bu tür iz bırakan vuruş
welt
bu tür kişilerin serüvenlerini konu eden
picaresque
bu tür opsiyonlar devredilebilir ve şartları sabittir
traded option
bu tür posadan yapılan alkollü bir içki
marc
bu tür sözleşmeler faiz haddi ve döviz kuru iniş çıkışlarına karşı korunmak için kullanılır
deferred futures financial futures
bu tür vaka için herhangi bir hüküm öngörmemek
to make no provision for a case of this kind Verb
bu tür vaka için herhangi bir hüküm öngörmemek
to make no provisions for a case of this kind Verb
bu tür yerde yapılan ayin
chapel
bu tür yiyecek satan bir dükkân
kosher
buz üzerinde yassı ve kaygan taşlarla oynanan bir tür oyun
curling
çikolata ile yapılan bir tür tatlı
truffle
deniz sigortasında bir tür beyan sigortası
floating insurance Noun
doğramacılıkta kullanılan en iyi tür meşe
wainscot
faturalarını ödeyen müşterilere verilen bir tür iskonto
pilon
fenetik tür kavramı
phenetic species concept (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
fırtına vb değişik tür riziko grubuna karşı yapılan sigorta
blanket insurance
geniş ağızlı bir tür pala
machete
geniş ve rahat bir tür kanepe
chesterfield
Haiti zencilerine özgü bir tür büyü
voodoo
her tür kitabı okuyan
omnivorous reader
ipekli kumaş üzerinde bir tür basma yapmak tekniği
silk- screen process
ısı geçirmeyen bir tür plastik
polystyrene
kâğıt kırpıntılarını izleyerek yapılan bir tür kır koşusu
paper chase
kaktüs bitkisinden elde edilen bir tür uyuşturucu
mescaline
kalıpla yapılan bir tür gözleme
waffle
kapalı bir odada raketlerle oynanan bir tür top oyunu
racquets Noun, Sports
katma değer vergisi bir tür sabit vergidir
ad valorem duty
kelime oyunu ile cevaplandırılabilin bir tür bilmece
conundrum
kıyma ve kırmızı biberle yapılan bir tür Meksika yemeği
tamale
pamuklu bir tür kumaş
drill
pantolonu değişik kumaştan parlak düğmeli bir tür ceket
blazer
parlak renkli bir tür papağan
macaw
sebzeli bir tür İspanyol pilavı
paella
şirket devralmaları bu tür anlaşmayla gerçekleştirilir
upstairs deal
şirketin ününü ve prestijini yüceltmeyi amaçlayan herhangi bir tür reklam uygulaması
corporate or prestige advertising
soyoluşsal tür kavramı
phylogenetic species concept Noun, Biology
sunulan bu tür içki
libation
tahta topla oynanan bir tür oyun
croquet
tahtadan ya da plastikten bir tür flüt
recorder
tanımacı tür kavramı
recognition species concept (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
tek bir tür mal satan dükkân
one lob shop
trende okunacak tür roman
railway novel
üç tür endüstriyel satın alma
buy grid
votka ve domates suyu karışımı bir tür kokteyl
bloody mary
yumurta akı ve şekerle yapılan bir tür pasta
meringue
yumuşak deriden bir tür ayakkabı
moccasin
büyük tur
grand tour
ikinci tur
second round Noun, Sports
tur
lap
tur
(contest) round
tur
(voting) round
tur
round tour
tur
tour
tur
trip
tur
ballot
tur
run
tur atlama
walkover
tur bileti
circular ticket
tur bindirme
lap joint
ucuzlatılmış tur
bargain tour
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Çeşit
  2. bk. –dır–
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

tur
Hz
tur
Başlangıç noktasına dönülen dolaşma
tur
bk. –dır–