table

English-Turkish Translation

  1. Noun cetvel
  2. masa.
  3. yemek masası, sofra.
    at table: sofrada, yemekte.
    clear the table: sofrayı toplamak/kaldırmak.

    He keeps a good table: sofrası zengindir.
    keep the table amused: sofrada herkesi eğlendirmek.
    lay/set the table: sofrayı kurmak.
    sit down to table: sofraya oturmak.
  4. sofraya konan yemek.
  5. sofrada oturanlar.
  6. oyun/kumar masası.
  7. düz tepe, yüksek düzlük, yayla.
  8. Architecture duvarda özel şekilde işlenmiş kısım.
  9. çizelge, cetvel, tablo.
    multiplication table: çarpım/kerrat cetveli.
    table of contents:
    (kitabın) içindekiler, fihrist.
    table of errors: yanlış-doğru cetveli.
  10. mücevheratın düz üst yüzeyi veya düz yüzeyli taş.
  11. masaya koymak, tehir etmek.
  12. çizelge/liste yapmak, listeye geçirmek.
  13. (tasarının müzakeresini) ertelemek, sonraya bırakmak.
  14. (tasarıyı) müzakereye sunmak.
    table a bill: tasarıyı (a) Parlamentoya sunmak, (b) ertelemek.
  15. masa+, masada kullanılan, masa üzerine konulan.
    table radio: masa radyosu.
    table linen:
    masa örtüsü ve peçeteler.
    table tennis: masa tenisi, pingpong.
  16. sofra+, sofrada yenilen/içilen/kullanılan vb.
    table salt: sofra tuzu.
    table wine: yemekte
    içilen şarap.
    table talk: sofra sohbeti
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(payment) under the table
açıktan (ödeme), elden (ödeme), kayıtdışı (ödeme) Adverb
bang one's fist on the table
yumruğunu masaya indirmek Verb
put one's cards on the table
hiçbir şey gizlememek, herşeyi olduğu gibi (samimiyetle) açıklamak, gizlisi kapaklısı olmamak.
actuarial table
hayat sigortası yaş cetvelleri Noun
adjoining table
yandaki masa
adjoining table
bitişik masa
airline table
uçuş planı
at table
sofrada
bargaining table
pazarlık görüşmeleri masası
basic table
ana liste
board table
müzakere masası
book a table
masa rezerve etmek Verb
bridge table
briç masası: ayakları katlanabilen karesel masa. Noun
butterfly table
kelebek sehpa: üstü yuvarlak veya oval, kanatları aşağı katlanabilen küçük masa.
captain's table
kaptanın yolcularla birlikte yemek yediği masa
card table
iskambil oyunu masası
card table
kart masası
cash flow table
nakit akım tablosu Noun
census table
sayım cetveli
charts table
gösterge
chronological table
kronoloji cetveli
cocktail table
coffee table.
cocktail table
çay masası, sehpa.
code table
kod cetveli
code table
şifre cetveli
coffee table
çay masası, sehpa.
cold table
soğuk yiyecekler
communion table
Aşai Rabbani masası.
comparative table
karşılaştırma cetveli
comparison table
karşılaştırma cetveli
conference table
konferans masası
conference table
toplantı masası
console table
console ile ayni anlama gelir. konsol.
contribution table
aidat cetveli
conversion table
çevirme çizelgesi, tahvil tablosu.
correlation table
değişkenlerin birbiri ile bağlantı cetveli
credence table
credence ile ayni anlama gelir. kilisede âyin esnasında kullanılan eşyayı koymaya mahsusu masa, raf vb.
cumulative tax table
kademeli vergi cetveli
dining table
yemek masası Noun, Food-Kitchen
dinner table
sofra
dinner table
portatif servis masası
discount table
iskonto oranları tablosu Noun
dispatch table
sevkıyat masası
dress- table
tuvalet masası
dressing table
tuvalet masası.
drink under the table
başkasından çok içki içmeye karşın ondan daha ayık olmak Verb
drop table
açılır-kapanır masa: bir kenarı duvara menteşeli, açılıp kapanabilen masa. Noun
end table
sehpa: sandalye/kanape yanına konulan küçük masa. Noun
exam table
muayene divanı, muayene masası, muayene yatağı Noun, Medical Equipment
examination table
muayene divanı, muayene masası, muayene yatağı Noun, Medical Equipment
experience table
ömür tablosu: hayat sigortacılığında kullanılan ve istatistiklere dayanarak yaşlara göre ölüm oranını gösteren tablo. Noun
exposure table
poz verme cetveli
extending table
(Br) çekilerek uzatılan masa
extension table
(US) uzatılabilen masa
folding table
portatif masa
folding table
katlanır masa
folding table
açılır kapanır masa
free pay table
(Br) vergi muafiyeti tanınan ücret cetveli
frequency table
frekans tablosu Noun
gambling table
kumar masası
gaming table
oyun masası
gateleg(ged) table
kanatlı masa: kanadı açılınca menteşeli ayak üstüne dayanan masa. Noun
genealogical table
soyağacı
genealogical table
şecere
get round the table
birlikte masaya oturarak sorunu tartışmak Verb
green table
oyun masası
head a table
bir masanın başına oturmak Verb
head a table
masanın başında oturmak Verb
head a table
masaya başkanlık etmek Verb
high table
(İngiliz okullarında şeref misafirlerine, müdüre vb. mahsus) yüksek yemek masası. Noun
imposing table
dizgi levhası: ayar ve düzeltme için dizili sayfaların üzerine konulduğu levha.
interest table
faiz cetveli
interest table
faiz tablosu Noun
keep a good table
yemeğe meraklı olmak Verb
kneading table
hamur tahtası, üzerinde hamur açılan tahta.
lie on the table
ertelenmek Verb
life table
mortality table Noun
life table
(sigortacılıkta) ölüm (oranı) cetveli, her yaştaki ölüm oranını gösteren cetvel.
limitation table
zamanaşımı cetveli
logarithmic table
tersüstel çizelge, logaritma cetveli.
mailing table
mektup tasnifi yapılan masa
mathematical table
matematik cetveli Noun, Mathematics
meeting table
toplantı masası
mortality table
(sigortacılıkta) ölüm (oranı) cetveli, her yaştaki ölüm oranını gösteren cetvel.
mortuary table
(sigorta , US) ölüm oranı cetveli
multiplication table
kerrat cetveli Noun, Arithmetics
multiplication table
çarpım çizelgesi
multiplication table
çarpım tablosu Noun, Arithmetics
multiplication table
çarpım cetveli Noun, Arithmetics
negotiating table
müzakere masası
negotiation table
müzakere masası
night table
komodin. Noun
night table
komodin, başucu sehpası. Noun
operating table
ameliyat masası
output table
çıktı tablosu Noun
parity table
parite tablosu Noun
parity table
kur cetveli
pedestal writing table
diplomat yazı masası
periodic table
öğeler çizelgesi. Noun
piecrust table
yuvarlak sehpa. Noun
pier table
(pencereler arasındaki ayna önüne konan) sehpa, konsol. Noun
plain table
plane table Noun
plain table
resim sehpası: topografik ölçüleri kaydetmek için üç ayaklı resim tahtası. Noun
plane table
resim sehpası: topografik ölçüleri kaydetmek için üç ayaklı resim tahtası. Noun
priority table
öncelik cetveli
quarterly table
üç aylık cetvel
redemption table
itfa planı
reserved table
ayrılmış masa
rise from the table
masadan kalkmak Verb
roulette table
rulet masası
round table
yuvarlak masa toplantısı/konferansı, her üyeye eşit hak/yetki tanıyan toplantı. Noun
round table
Kral Arthur ve şövalyeleri(nin etrafında oturdukları masa). Noun
round table
yuvarlak masa(da oturan heyet), yuvarlak masa toplantısı.
select table
ölüm oranı cetveli
shaking table
sarsma tablası Noun, Construction
sliding table
çekilerek uzatılan masa
survivorship table
ölüm oranı cetveli
tax table
vergi cetveli
tea table
çay masası.
telephone table
telefon masası
telescope table
açıp büyütülen masa
tilt-top table
tablası katlanır masa. Noun
times table
çarpım tablosu Noun, Arithmetics
toilet table
tuvalet
toilet table
tuvalet masası
top table
şeref mevkii
travelling table
portatif çalışma masası
traverse table
volta cetveli
trestle table
sehpa üzerine kurulmuş masa.
trolley table
(Br) çay servis masası
truth table
doğruluk çizelgesi. Noun
typewriter table
daktilo masası
valuation table
değerlendirme cetveli
wage table
ücret cetveli
wage-tax table
maaşlardan kesilen vergi cetveli
wait table
hizmetçilik/garsonluk yapmak.
He waits at table in a hotel dining room.
waiting table
dresuvar
waiting table
servis masası
water table
su pervazı, bina etrafında yağmur sularını dağıtmaya yarayan çıkıntı. Noun, Architecture
water table

water level ile ayni anlama gelir. su tabakası yüzeyi, su ile doymuş yeraltı tabakasının üst yüzeyi. Noun
writing table
yazı masası.
table a
(Br) 1985 tarihli Şirketler Kanunu'nda belirtilen sınırlı sorumlu şirketlerin ana sözleşme örneği
table a bill
yasa önergesi getirmek Verb
table an amendment
(Br) tadilat teklifi getirmek Verb
table beer
(Br) hafif bira
table board
erzak
table board
(US) iaşe
table calendar
masa takvimi
table cloth
masa örtüsü
table cover
masa örtüsü
table d'hote
birkaç kap yemek için belirlenmiş sabit fiyat Food-Kitchen
table football
langırt Noun, Sports
table lamp
masa lambası Noun
table leaf
masa ek parçası Noun
table leaf
masa (uzatmak için) ek parçası Noun
table linen
keten sofra örtüsü
table linen
masa örtüsü ve peçete takımları Noun
table manners
sofra görgüsü
table money
(askerlik) temsilcilik masrafı
table napkin
peçete
table of contents
fihrist
table of contents
içindekiler Noun
table of elements
periyodik cetvel Noun, Chemistry
table plan
masa düzeni
table plate
gümüş takımlar
table radio
masa radyosu Noun
table salt
sofra tuzu
table spoon
çorba kaşığı
table stake
kav
table sugar
sükroz Noun, Medicine
table sugar
sakkaroz Noun, Medicine
table sugar
çay şekeri Noun, Medicine
table talk
sofra sohbeti
table tennis
pinpon
table tennis
pingpong
table tennis
masa tenisi Noun, Sports
table tent
otel odalarında ve lokantalarda masa üstlerine konan basılı
table tent
katlanabilir kart
table water
maden suyu
table water
sofrada içilen su
table wine
yemekte içilen şarap
coffee table book
gösteriş olsun diye kahve masası üzerine konulmuş kitap
keep the table amused
masayı eğlendirmek Verb
round table talks
yuvarlak masa müzakereleri Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database