temperature

  1. Noun, Chemistry sıcaklık
  2. Noun sıcaklık, suhunet.
    absolute temperature: mutlak sıcaklık.
  3. Noun, Pathology (a) vücut sıcaklığı.
    normal temperature: normal vücut sıcaklığı, (b) ateş, sıtma, humma.
    take
    one's temperature: birinin vücut sıcaklığını ölçmek, ateşine bakmak.
    to have a temperature = to run temperature: ateşi olmak.
mutlak sıcaklık.
hava ısı derecesi
ortam sıcaklığı Noun, Physics
yıllık ısı dereceleri Noun
ortalama sıcaklık
vücut sıcaklığı Noun, Medicine
ateş Noun, Medicine
renk sıcaklığı Noun, Cinema
(a) dönüşül sıcaklık: bir özdeğin sıvı olarak bulunabileceği en yüksek sıcaklık, ya da bir uçunun daha
yukarı sıcaklıkta hiçbir basınç etkisiyle sıvılaştırılamayacağı sıcaklık, (b) mıknatıssal özdeklerin mıknatıslığını yitirdiği sıcaklık.
Noun
kritik sıcaklık.
Küri noktası: ferromagnetik bir maddenin paramagnetik özellik gösterdiği sıcaklık. Noun
ısı derecesinde düşüş
çiyseme noktası: havadaki subuharının çiy halinde yoğunlaşmaya başladığı sıcaklık derecesi. Noun
ekonomik hava
ısı düşmesi
ısı derecesinde inip çıkmalar Noun
donma ısı derecesi
ateşi olmak Verb, Medicine
yüksek ısı derecesi
tutuşma derecesi.
alçak ısı derecesi
ortalama ısı derecesi
ısı değişikliklerini ölçmek Verb
en düşük ısı derecesi
hava sıcaklığı Noun
ısı derecesinde artış
oda sıcaklığı Noun, Textile Industry
ateşi yükselmek, ateşlenmek.
ateşi olmak Verb, Medicine
gölgedeki ısı derecesi
toprak ısı derecesi
toprak sıcaklığı
sabit ısı derecesi
ani ısı düşmesi
ısı derecesinin ani farklılaşması
sabit kalan ısı derecesi
ısı derecesinde oynamalar Noun
hissedilen sıcaklık
hissedilen sıcaklık
normalin üstünde ısı derecesi : yukarki kiracılar Noun
sıcaklık değişim eğrisi.
hararet göstergesi Transport
sıcaklık düşümü/değişimi, uzaklık birimi başına sıcaklık değişimi.
kaydedilen en yüksek ısı derecesi