kılına (bile) dokunmamak, nazik/kibar davranmak, hiçbir zararı dokunmamak. not harm a fly.
(eski zamanlarda) temenna etmek, (elini başına götürerek saygı ile selamlamak.
bir sıkımlık canı olan
Adjective, Idioms
üflesen gidecek durumda
Adjective, Idioms
pamuk ipliğine bağlı
Adjective, Idioms
canayakınlık, şirinlik, çekicilik.
Noun
biriyle teması kaybetmemek
Verb
temas halinde bulunmak
Verb
tehlikeden paçayı kurtarma
bir şeyi sıkı bir sınavdan geçirmek
Verb
sıraca hastalığının ilâcı.
enayi, aptal, çabuk aldanan kimse, (özellikle para hususunda) kolaylıkla kafese konulabilen/aldatılabilen kişi.
Noun
kolayca yenilebilen rakip.
Noun
dokunduğunu altın yapma/çok para kazanma kabiliyeti.
(daktilo) zorlamadan tuşlara basma olanağı olma
saatte 100 km'ye çıkmak
Verb
yedek malzemeye el atmak
Verb
yarasına/hassas yerine dokunmak, yarasını/derdini deşmek, açık yaraya neşter vurmak.
His wife's words touched a raw nerve.
touch someone on the raw spot: bam teline basmak.
ırmakla sınırdaş olmak
Verb
birinin zayıf noktasına dokunmak
Verb
en hassas noktaya basmak
Verb
(a) tehlikeli/nazik durum, (b) (konuya) şöyle bir dokunma, hafif temas.
limana uğrayıp orada kalmak
Verb
uğramak.
touch a port: bir limana uğramak.
dibe değmek, (b) (fiyat) çok düşmek, (c) (ümit) suya düşmek.
(devletler) ortak sorunları olmak
Verb
türlü türlü insanlarla yakın temasa gelmek
Verb
türlü insanlarla yakın temasa girmek
Verb
özel teçhizatsız oynanan bir çeşit Amerikan futbolu.
birinden ödünç para almak
Verb
nazik bir konuya değinmek
Verb
taç çizgisi
Noun, Football
birçok noktaya değinmek
Verb
ayar iğnesi, mihenk veya altın ayar iğnesi.
(a) patlatmak, ateşlemek.
touch off a mine: lâğım patlatmak. (b) sebep olmak, meydana getirmek, hasıl etmek.
neredeyse ihanet sayılmak
Verb
(konuya) değinmek, dokunmak, temas etmek.
touch on a subject.
ciğerine işlemek, yüreğine tesir etmek.
yedek malzemeye dokunmak
Verb
birinden para koparmak
Verb
birine saygıyla selam vermek
Verb
birinin zayıf noktasına dokunmak
Verb
dokunmatik ekran
Noun, Hardware
dokunma duyarlı
Information Technology
silah üreten firmaların hisse senetlerine yatırım yapmak
Verb
yarasına/hassas yerine dokunmak, yarasını/derdini deşmek, açık yaraya neşter vurmak.
His wife's words touched a raw nerve.
touch someone on the raw spot: bam teline basmak.
(daktiloda) harflere bakmadan/on parmakla yazma.
Noun
püf noktasını bulmak
Verb
(nutuk , vb) hassas noktaya basmak
Verb
zayıf noktasına dokunmak
Verb
on parmakla daktilo yazmak
Verb
rötuş yapmak, ufak düzeltmeler/tadilât yapmak.
bir programı yeniden gözden geçirmek
Verb
nazik bir konuya dokunmak
Verb
elini sürmek, dokunmak.
I wouldn't touch that with a ten-foot pole: Ona elimi bile sürmem.
nazar değmesin diye tahtaya vurmak.
tek bir tuşa basarak
Adverb
biriyle yakın temasta olmak
Verb
biriyle teması kesilmiş olmak
Verb
siyasi durumdan haberi olmamak
Verb
iş gücü arzı ve talebini bir araya getirmek
Verb
ayni sonuçları olan sözleşmeler
Noun
aman dokunma politikası
Noun
firma ile ilişki kurmak
Verb
biriyle temasa geçmek
Verb
bir şeye kendi özelliğini katmak
Verb
dâhiyane niteliği olmak
Verb
devamlı ilişkisi olmak, münasebeti devam ettirmek.
Verb
bir konuya dokunmamak
Verb
ilişkisi kesilmiş durumda
damarlarında biraz zenci kanı bulunmak.
bir kumaşın verdiği kadifemsi duyu