1. Fiil dokunmak, ellemek, el sürmek, el ile yoklamak, temas etmek, değmek.
    I can touch the ceiling: Tavana
    yetişebilirim.
    He touched his hat: Şapkasına dokunarak selam verdi.
  2. Fiil bitişik/temas halinde olmak.
  3. Fiil yemek, içmek, kullanmak.
    He rarely touches liquor: Nadiren içki içer.
    I don't dare touch wine: Şaraba el süremem.
  4. Fiil elde etmek, el sürmek, sahip olmak.
    He can't touch the money till he's 21: 21 yaşına basmadan paraya elini süremez.
  5. Fiil etkilemek, tesir etmek, ilgilendirmek.
    touch someone's heart: birisini etkilemek/duygulandırmak,
    merhamete getirmek.
    The question touches me nearly: Soru beni yakından ilgilendiriyor.
  6. Fiil sözünü etmek, bahsetmek, değinmek.
  7. Fiil erişmek, yaklaşmak.
    No one can touch him in teaching Mathematics: Matematik öğretmekte kimse ona erişemez.
  8. Fiil düzeltmek.
  9. Fiil duygulanmak, müteessir/mütehassis olmak.
    be touched: müteessir/mütehassis olmak.
    be touched
    by someone's kindness: birisinin yaptığı iyilikten mütehassis olmak.
    He seems a little touched: (a) Biraz üzgün görünüyor, (b) biraz oynatmışa benziyor.
  10. Fiil para koparmak/sızdırmak.
    He touched me for a fiver: Benden beş papel sızdırdı.
  11. Fiil aldatmak.
  12. Fiil, Müzik çalmak.
  13. Fiil, Matematik değmek, teğet olmak.
  14. İsim dokunma, dokunuş, elleme, el sürme.
  15. İsim dokunum, dokunma duyusu.
    sense of touch: dokunum duyusu
  16. İsim temas, değme, bitişme, bitişik olma.
  17. İsim haberleşme, temas, irtibat.
    keep in touch with: … ile irtibatı/teması muhafaza etmek.
    Let's
    keep in touch: Teması/haberleşmeyi sürdürelim.
    loose touch with: … in izini kaybetmek.
    be in touch with the situation: durumu yakından izlemek.
  18. İsim ilgi, ilişki, alâka, temas.
    out of touch with reality: gerçekle ilgisiz.
    personal touch: şahsî ilgi/temas.
  19. İsim üslûp, tarz.
    The writer has a light touch: Yazarın akıcı bir üslûbu var.
  20. İsim, Müzik (a) (piyano vb.) çalma tarzı/üslûbu, (b) tuşların direnci.
  21. İsim hafifçe düzeltme/tashih etme.
    finishing touches: son düzeltmeler.
  22. İsim duygulanma, müteessir/mütehassis olma.
  23. İsim hafif hastalık.
    a touch of fever: hafif bir sıtma nöbeti.
    a touch of sun: hafif güneş çarpması.

    I felt a touch of rheumatism this morning: Bu sabah romatizma beni şöyle bir yokladı.
  24. İsim vuruş, darbe.
    to give a slight touch: hafifçe vurmak.
  25. İsim etki, tesir.
    the touch of the cold: soğuğun etkisi.
  26. İsim koku, çeşni.
    a touch of irony: hafif istihza.
  27. İsim hafif iz.
  28. İsim cüz'î/çok az miktar.
    a touch of salt: azıcık tuz.
    It was touch and go whether he would die
    of his illness: Hastalıktan neredeyse öbür dünyayı boyluyordu.
  29. İsim deneme.
    to put someone to the touch of proof .
  30. İsim (a) para koparma, (b) koparılan para, (c) kolayca para koparılabilecek kimse.
    an easy touch = a soft
    touch: kendisinden kolayca para koparılabilen kimse.
  31. İsim, Spor taç.
kılına (bile) dokunmamak, nazik/kibar davranmak, hiçbir zararı dokunmamak. not harm a fly.
can damarına basmak Fiil
(eski zamanlarda) temenna etmek, (elini başına götürerek saygı ile selamlamak.
yüreğine dokunmak Fiil
damarına basmak Fiil
amacına erişmek Fiil
dokunmak Fiil
bir sıkımlık canı olan Sıfat, Deyim
üflesen gidecek durumda Sıfat, Deyim
pamuk ipliğine bağlı Sıfat, Deyim
sürmek Fiil
dokunur dokunmaz
şöyle bir dokunmakla
temas halinde olmak Fiil
canayakınlık, şirinlik, çekicilik. İsim
dokunma
elle veya bedenle temas
fiili temas
soft touch.
temas kurmak Fiil
insan sıcaklığı
biriyle teması kaybetmemek Fiil
temas halinde bulunmak Fiil
(Br) darphane müdürü
teması kaybetmek Fiil
tehlikeden paçayı kurtarma
bir şeyi sıkı bir sınavdan geçirmek Fiil
sıraca hastalığının ilâcı.
dokunma
enayi, aptal, çabuk aldanan kimse, (özellikle para hususunda) kolaylıkla kafese konulabilen/aldatılabilen kişi. İsim
kolayca yenilebilen rakip. İsim
dokunduğunu altın yapma/çok para kazanma kabiliyeti.
(daktilo) zorlamadan tuşlara basma olanağı olma
güvenle
yakın uzaklıkta
saatte 100 km'ye çıkmak Fiil
yedek malzemeye el atmak Fiil
bir limana uğramak Fiil
yarasına/hassas yerine dokunmak, yarasını/derdini deşmek, açık yaraya neşter vurmak.
His wife's words
touched a raw nerve.
touch someone on the raw spot: bam teline basmak.
ırmakla sınırdaş olmak Fiil
birinin zayıf noktasına dokunmak Fiil
en hassas noktaya basmak Fiil
yara deşmek Fiil
hoşa gitmek Fiil
(a) tehlikeli/nazik durum, (b) (konuya) şöyle bir dokunma, hafif temas.
limana uğrayıp orada kalmak Fiil
uğramak.
touch a port: bir limana uğramak.
dibe değmek, (b) (fiyat) çok düşmek, (c) (ümit) suya düşmek.
(uçak) inmek, konmak.
(devletler) ortak sorunları olmak Fiil
yakın temasta olmak Fiil
türlü türlü insanlarla yakın temasa gelmek Fiil
türlü insanlarla yakın temasa girmek Fiil
özel teçhizatsız oynanan bir çeşit Amerikan futbolu.
birinden ödünç para almak Fiil
(gemi) batmak Fiil
akılsız
karaya çıkmak Fiil
ilişmek Fiil
nazik bir konuya değinmek Fiil
taç çizgisi İsim, Futbol
birçok noktaya değinmek Fiil
ayar iğnesi, mihenk veya altın ayar iğnesi.
kısa süren nöbet ateşi
hafif don olayı
biraz romantizm
yüzyılın damgası İsim
ustanın eli değmiş
(a) patlatmak, ateşlemek.
touch off a mine: lâğım patlatmak. (b) sebep olmak, meydana getirmek, hasıl etmek.
ayaklandırmak Fiil
dokunmak Fiil
taalluk etmek Fiil
neredeyse ihanet sayılmak Fiil
(konuya) değinmek, dokunmak, temas etmek.
touch on a subject.
ciğerine işlemek, yüreğine tesir etmek.
yedek malzemeye dokunmak Fiil
birinden para koparmak Fiil
birine saygıyla selam vermek Fiil
birinin zayıf noktasına dokunmak Fiil
dokunmatik ekran İsim, Donanım
dokunma duyarlı Bilgi Teknolojileri
silah üreten firmaların hisse senetlerine yatırım yapmak Fiil
yarasına/hassas yerine dokunmak, yarasını/derdini deşmek, açık yaraya neşter vurmak.
His wife's words
touched a raw nerve.
touch someone on the raw spot: bam teline basmak.
açılır kapanır ateşleme
(daktiloda) harflere bakmadan/on parmakla yazma. İsim
dibe değmek Fiil
sermayeye dokunmak Fiil
bir şeye değinmek Fiil
yüreğini yumuşatmak Fiil
etkilemek Fiil
püf noktasını bulmak Fiil
(nutuk , vb) hassas noktaya basmak Fiil
zayıf noktasına dokunmak Fiil
senet transferi
on parmakla daktilo yazmak Fiil
daktilo makinesi
daktilo ile yazma
rötuş yapmak, ufak düzeltmeler/tadilât yapmak.
bir programı yeniden gözden geçirmek Fiil
nazik bir konuya dokunmak Fiil
konu dokunmak Fiil
bir soruya değinmek Fiil
elini sürmek, dokunmak.
I wouldn't touch that with a ten-foot pole: Ona elimi bile sürmem.
nazar değmesin diye tahtaya vurmak.
değinmek Fiil
tek tuşla Zarf
tek bir tuşa basarak Zarf
biriyle yakın temasta olmak Fiil
biriyle teması kesilmiş olmak Fiil
siyasi durumdan haberi olmamak Fiil
iş gücü arzı ve talebini bir araya getirmek Fiil
ayni sonuçları olan sözleşmeler İsim
aman dokunma politikası İsim
irtibat kurmak Fiil
firma ile ilişki kurmak Fiil
biriyle temasa geçmek Fiil
renk katmak Fiil
bir şeye kendi özelliğini katmak Fiil
dâhiyane niteliği olmak Fiil
dâhi bir yanı olmak Fiil
devamlı ilişkisi olmak, münasebeti devam ettirmek. Fiil
bir konuya dokunmamak Fiil
ilişkisi kesilmiş durumda
damarlarında biraz zenci kanı bulunmak.
ağlatmak Fiil
bir kumaşın verdiği kadifemsi duyu