uncertain

  1. Adjective belirsiz, kesin/belli değil, tahmin edilemez.
    Our plans for our holidays are uncertain.
  2. Adjective güvensiz, güvencesiz, güvenilemez, tereddütlü, şüpheli.
    be uncertain: emin olmamak, kesin olarak
    bilememek.
    I'm uncertain how to get there: Oraya nasıl gidileceğini bilemiyorum.
    I'm uncertain what time he's comig: Ne zaman geleceğini bilemiyorum.
    to feel uncertain: güvencesiz/huzursuz hissetmek.
    She feels uncertain when she's left alone in a strange place: Yabancı bir yerde yanız kalınca kendini huzursuz hisseder.
  3. Adjective meçhul, bilinmeyen.
    a manuscript of uncertain origin.
  4. Adjective müphem, iyi anlaşılmayan, gayrıvâzıh.
  5. Adjective kararsız, değişken, mütehavvil, dönek.
  6. Adjective tesadüfî, şansa bağlı, keyfî.
  7. Adjective kırpışan, yanıp sönen (ışık), düzensiz.
belirsizliğini korumak Verb
kesin olmayan yanıt
belirsiz alacaklar Noun
(Br) pound başına kote edilen döviz kuru
değişken fiyat
güvenilmez hava
yaşı tahmin edilemez