kütleçekim dalgası
Noun, Astrophysics
yerçekimi dalgası
Noun, Astrophysics
yürüyen dalga
Noun, Geology
hendek tipi dalga bariyeri
Noun, Construction
kütleçekim dalgası
Noun, Astrophysics
yerçekimi dalgası
Noun, Astrophysics
beyin dalgası: olgun bir insan beyninin yaydığı elektrik dalgası: saniyede 8-12 düzgün titreşimden oluşur.
brain waves: beyin dalgaları: beyinde oluşan elektriksel gerilim veya empülsler. electroencephalograph.
Noun
esin, ilham, doğaç: birdenbire doğan parlak fikir.
Noun
carrier ile ayni anlama gelir. taşıyıcı dalga. carrier frequency: taşıyıcı frekans.
soğuk dalgası, gelip geçici soğuk hava.
Noun
sürekli dalga: genliği zamanla değişmeyen (modüle edilmemiş) radyo dalgası.
cinayet dalgası, cinayetlerin hızla artışı.
Noun
(parmakla yapılan) saç ondülesi.
Noun
riziko sermayesi çevrelerince
ama bunun gerçekleşmesi uzun zaman alacak bir şirket ya da yeni bir endüstriyi tanımlamak için kullanılan terim
yer dalgası: yere yakın/paralel intişar eden elektromanyetik dalga.
Noun
sıcak dalgası: geniş bir bölgeyi kaplayan ve yavaş hareket eden sıcak hava kütlesi.
Noun
sıcak dalgasının süresi.
Noun
boyuna dalga: yayılma yönünde titreşen dalga (ses dalgası gibi). transverse wave.
orta dalga (100-1000 m).
Noun
modüle edilen dalga
Noun, Physics
modüle edici dalga
Noun, Physics
yeni atılım/hamle, yeni akın/cereyan, sanatta/edebiyatta/politikada töresel tutumdan ayrılma eğilimi.
Noun
yeni akın/atılım öncüleri: bu eğilimin öncülüğünü yapanlar.
Noun
permanant, bozulmayan ondüle/saç kıvrımı.
radyo dalgası: frekansı 10 KHz-300 GHz (dalga uzunluğu 30 km- 1 mm) olan elektromagnetik dalga.
Noun
ikinci dalga
Noun, Medicine
kayma dalgası
Noun, Mechanics
sarsım dalgası: (a) yayılma hızı birdenbire ses hızını geçen ses ve hava akışında sıcaklık, basınç ve
yoğunluk artışı şeklinde beliren süreksizlik yüzeyi (süpersonik uçakların kanatları yöresinde olduğu gibi), (b) deprem, şiddetli patlama vb.'den ileri gelen benzer olay.
Noun
gök dalgası, iyonosfere çıkarak yansıyan veya yansımayan radyo dalgası.
denizaltı yer sarsıntısından ileri gelen büyük dalga
su ondülesi: sıcak hava ile kurutulan saçın dalgası.
Noun
kızdırmak, tahrik etmek (boğa güreşinde vb.).
treni durdurmak için kırmızı bayrakla işaret vermek
Verb
(görüşleri , önerileri , vb) dikkate almamak
Verb
dalgakıran
Noun, Environment-Ecology
radyo dalga değiştirme düğmesi
radyo istasyonları kılavuzu
ekonomik kriz dalgası
Noun
şirket birleşmeleri dalgası
Noun
dalga gücü
Noun, Environment-Ecology
dalga kuramı, ışığın bir nevi elektromagnetik dalga olduğunu savunan kuram.
undulatory theory ile ayni anlama gelir.corpuscular theory
Noun
dalga durdurucu: İstenmeyen frekanstaki işaretleri zayıflatması için antene bağlanan seçici devre.
Noun
tensikata uğramış işgücü ile çalışmak
(radyo) uzun dalga istasyonu
orta dalga (radyo) istasyonu
Şrödinger dalga denklemi: nicemler kuramının (kuantum teorisinin) temel denklemi.
Schrödinger equation, Schrödinger wave equation containing the time ile ayni anlama gelir.
kayma dalgası hızı
Noun, Mechanics