wealth

  1. Noun zenginlik, servet, varlık, bol para.
    His great wealth. A man of wealth: zengin adam.
    wealth-tax: varlık vergisi.
  2. Noun bolluk.
    a wealth of detail /words/examples..
  3. Noun, Economics mal.
  4. Noun bereket, mahsuldarlık.
    The wealth of the soil.
  5. Noun (bkz: happiness )
servet inin yarısını kumarda kaybetmek Verb
servetinin yarısını kumarda kaybetmek Verb
serveti ile övünmek Verb
hacı ağalık etmek Verb
servete konma
servet yığma
servet içinde yüzmek Verb
servete konmak Verb
savaş sırasında devletin zorla aldığı servet
varlık vergisi
tüketicinin servet durumu
servet yaratmak Verb
servet yapan
mal bildirisi
ülkenin servetini azaltmak Verb
servet dağıtım
servet dağılımı
bir memleketin servetini tüketmek Verb
inanılmaz zenginlik
servete konmak Verb
servet düşkünü olmak Verb
artan servet
şahsi servet
sınai servet
servet eşitsizliği
kapital
servet kaybı
zenginliğini sergileyici şekilde davranmak Verb
servetin kötü dağıtımı
servetin kötü dağılımı
sorumsuz zenginler Noun
büyük şirketlere saldırı deyimi
parasal servet
tekel serveti
milli servet
şahsi malvarlığı Noun, Economics
kişisel sevet Noun, Economics
kişisel malvarlığı Noun, Economics
şahsi servet Noun, Economics
birlikte servet yapmak Verb
servet toplamak Verb
zengin olmak Verb
servet peşinde koşma
servet peşinde koşmak Verb
milli menfaate hizmet etmek Verb
kamu serveti
sosyal servet
servetin devri
servetin deviri
büyük servet
havadan gelen servet
servete tapma
servet yaratma
servet yaratıcı sektör
servet dağılımı Noun, Anthropology
zenginlik etkisi (Pigou etkisi) (fiyat seviyesinin (enflasyon ya da deflasyon) değişmesi sonucu bir kişinin
elindeki varlıkların değerinde meydana gel
servet akışı
servet oluşumu
servet oluşumu
sermaye varlığı
servet vergisi
varlık vergisi Noun, Economics
varlık vergisi Noun, Politics-Intl. Relations
kaynak aktarımı
Türkiye Varlık Fonu Proper Name, Organizations