week

  1. Noun hafta, 7 günlük zaman süresi.
    What day of the week is it? Bugün (günlerden) ne?
    once/twice/three
    times a week: haftada bir/iki/üç kere.
  2. Noun
    workweek, working week ile ayni anlama gelir. haftanın çalışılan günleri.
    a five-day week, a week of 35 hours.
  3. Noun belirtilen günle başlayan hafta:
    the week of June 5; Christmas week.
  4. Adverb (belirtilen günden) 7 gün önce veya sonra.
    This day next week: (bugünden) bir hafta sonra.
    He's
    arriving 2 weeks next Sunday: Gelecek Pazardan 2 hafta sonra gelecek.
yola çıkmayı bir hafta ertelemek Verb
haftalık ücretini almak Verb
gelişinden itibaren bir hafta içinde
kırk saatlik hafta
40 saatlik hafta
iş haftası Noun
bakiyesi bir hafta içinde ödenecektir
gelecek hafta için öngörülmüş olmak Verb
bir hafta grev yüzünden çalışamamak Verb
bir hafta grev yüzünden çalışmamak Verb
hafta başı Noun
haftada 100 $ kazanmak Verb
hafta hesap edilerek
haftalık
gelecek hafta olmak Verb
gelecek hafta vukubulmak Verb
bir hafta kadar Paris'e gelmiş olmak Verb
gelecek hafta duruşmaya gelecek olmak Verb
haftanın başında
fuar haftası Noun
(US) bir işi bir hafta içinde bitirmek Verb
hafta başı Noun
pazartesi-cuma beş günlük çalışma süresi
5 çalışma günü olan hafta, Cumartesi ve Pazar tatil yapılan hafta.
haftanın geri kalanında
haftada kırk saat
kırk saatlik hafta
haftada kırk saat
birine bir hafta müddet tanımak Verb
gelecek hafta için yerine getirilmesi gereken birçok taahhütleri olmak Verb
haftada bir gün izinli olmak Verb
Kutlu Doğum Haftası Proper Name, Religion-Faith
Paskalya'dan önceki hafta
kutsal hafta, Paskalyadan önceki hafta.
hafta sonuna kadar
bir hafta yatakta yatmak Verb
bir hafta ertelemek Verb
bütün bir mesafeyi bir hafta içinde almak Verb
haftada bir Adverb
(a) Paskalyadan bir (veya iki) önceki hafta.
haftalık ödemek Verb
bir sorunu bir hafta ertelemek Verb
Onur Haftası Proper Name
bir duruşmayı bir hafta ertelemek Verb
gelecek haftaya ertelemek Verb
(mahpus) soruşturmayı bir hafta uzatmak Verb
bir hafta geri bırakmak Verb
haftalık hâsılat
bir reklamın basılmasını gelecek haftaya bırakmak Verb
satış haftası Noun
geçen hafta yüz işçiyi işe almış olmak Verb
gelecek toplantıya kadar etkilemek Verb
standart çalışma haftası Noun
haftada 140 dolarla işe başlamak Verb
haftada 140 dolarla işe başlamak Verb
gelecek hafta bu gün
haftalık cirosu 2000 sterlin olmak Verb
haftada yirmi ders saati
(Br) Londra'da bir hafta
çalışma haftası Noun
haftalıkçı
iş haftası Noun
çalışma haftası Noun
hafta günü
haftalarca, aralıksız, durup dinlenmeden.
weeks ago/after: haftalarca önce/sonra.
a full week:
tam bir hafta, olaylarla dolu bir hafta.
by the week : haftalık, hafta hesabına göre.
be paid by the week: haftalık almak.
for weeks: haftalarca.
gecikme haftası Noun
uzun zaman
bir hafta geçerli borsa emri
(borsa , US) bir hafta geçerli borsa emri
rapor haftası Noun
bir hafta önceden ihbar
bir hafta oluyor
pazartesi bir hafta olacak
bir hafta önceden ihbar
bir haftalık mühlet.
bir borçluya bir haftalık ek süre tanımak Verb
elde yaklaşık bir buçuk aylık stoku kalmış olmak Verb
bir hafta sonra, haftaya bugün.
sadece hafta aşırı çalışmak Verb
bir haftalık izin almak Verb
siparişin alınmasından itibaren bir hafta içinde teslimi vaat etmek Verb
siparişin alınmasından itibaren bir hafta içinde teslimi vaadetmek Verb
en çok bir hafta kalmak Verb
bir hafta izin almak Verb
gelecek hafta bugün.
a week of Sundays: çok uzun zaman.
It will be a week tomorrow that he
came: Yarın geleli bir hafta olacak.
week yesterday: geçen hafta dünkü gün.
ilaveten bir hafta sonu tatili koparmak Verb

week ile ayni anlama gelir. haftanın çalışılan günleri.
a five-day week, a week of 35 hours.