wink

  1. Verb göz kırpmak.
  2. Verb göz kırparak işaret etmek.
    He winked at her, and she knew he was onlypretending to be angry: Göz
    kırpmasından mahsus kızmış gibi göründüğünü anladı.
  3. Verb kırpışmak.
  4. Verb pırıldamak, yanıp sönmek.
    The city lights winked in the distance.
  5. Verb
    wink back/out: gözlerini kırpıştırarak çıkarmak.
    He winked something out of his eye.
  6. Noun göz kırpma.
  7. Noun göz işareti.
  8. Noun an. lâhza, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman.
    I'll be there in a wink.
    I didn't sleep
    a wink last night because of the thunderstorm: Dün gece fırtına yüzünden hiç uyuyamadım (göz kırpmadım).
  9. Noun pırıltı, kırpışma, yanıp sönme.
  10. Noun oyun diski.
kırpmak Verb
kıpmak Verb
göz açıp kapayıncaya kadar gözden kaybolmak Verb
gözlerine uyku girmemek Verb
birine göz ucuyla bakarak göz kırpmak Verb
görmezlikten gelmek, göz yummak, boş vermek, aldırış etmemek, umursamamak.
hakarete göz yummak Verb
bütün gece gözünü kırpmamak