yapma

Turkish-English Translation

  1. performance
  2. Noun achievement
  3. making
  4. sack
  5. doing
  6. fulfilment
  7. affected
  8. mock
  9. cod
  10. Adjective spurious
  11. rendering
  12. framing
  13. feigned
  14. Noun fulfillment
  15. factitious
  16. knock it off
  17. nark it
  18. manufacture
  19. Noun construction
  20. artificial
  21. artificial imitation
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Bana tavır yapma!
Lose the attitude! Exclamation, Idioms
Bana tavır yapma!
Drop the attitude! Exclamation, Idioms
barış yapma
peace-making Noun, Politics-Intl. Relations
Boş yapma!
Cut the crap! Exclamation, Idioms
dip yapmak
hit rock bottom Verb, Idioms
olay yapmak
make a big deal out of something Verb
tanımıyormuş gibi yapmak
to blank someone Verb
(araba) geri yapma
rear drive
acemice iş yapma
bungling
akaryakıt ikmali yapma
fuelling
aktarma yapma
transfer
âlem yapma
junket
alet yapma
instrument making
alıntı yapma
quotation Noun
alıntı yapma
citation Noun
alışveriş yapma
marketing
aralarını yapma
reconcilement Noun
araştırma yapma
investigating
aşı yapma
vaccination Noun
ayrım yapma
differentiation Noun
ayrım yapma
discrimination Noun
barış yapma
conclusion of peace
baskın yapma
raiding
bilanço yapma
making up a balance sheet
borç yapma
incurrence of debts
borç yapma
contraction of debts
borsa spekülasyonu yapma
bargain hunting
buluş yapma
innovation Noun
bütçe yapma
budgeting
bütçe yapma
making up the budget
büyü yapma
enchantment Noun
buz yapma
ice making
casusluk yapma
spying
cetvel yapma
tabularization
çıkıntı yapma
protrusion
çiş yapma
pee
çiş yapma
wee wee (konuşma dili)
çocuk yapma
parenting
çöpçatanlık yapma
procurement of marriage
damping yapma
unloading
debriyaj yapma
declutching
değişiklik yapma
alteration Noun
doğum yapma
child bearing
dublaj yapma
looping
düşük yapma
abortion Noun, Medicine
düzenli idman yapma
keep- fit
edebiyat yapma
phrasemongering
envanter yapma
cutting of inventory
envanter yapma
stocktaking
envanter yapma
taking an inventory
envanter yapma
listing
envanter yapma
inventory taking
envanter yapma
making up an inventory
envanter yapma
taking stock
film yapma
film making
film yapma
filmmaking
fiyat yapma
making a price
gaf yapma
gaffe
gargara yapma
gargle
gaz yapma
gas manufacture
görevini yapma
execution of one's duty
gösteriş yapma
splurge
gözcülük yapma
picketing
gümrük cetveli yapma
tarification
hakemlik yapma
adjudication Noun
harita yapma
survey
harita yapma
mapping
harman yapma
batching
harman yapma
mixing
harman yapma
blending
havadan reklam yapma
air advertisement
hesap yapma
algorism
hız yapma
speeding
hukukçuluk yapma
law practice
iğne yapma
bang
iş ayırımı yapma
(US) job discrimination
iş ayırımı yapma
job discrimination
iş yapma
administration of office
iş yapma
carrying on business
iş yapma
transaction Noun
isteyerek yapma
willingness
kaçakçılık yapma
smuggling
kaçamak yapma
dodge
kamp yapma
camping
kanun yapma
legislation Noun, Law
kâr yapma
realization of profit
kâr yapma
making a profit
kâr yapma
profit taking
karakter yapma
character building
karoseri yapma
bodymaking
kasa yapma
making up the cash
katalog yapma
cataloguing
kayıtlarda tahrifat yapma
falsification of documents
kayıtlarda tahrifat yapma
falsification of records
kesinti yapma
cutting down
konserve yapma
packing
konserve yapma
preservation Noun
konut yapma
creation of dwellings
kur yapma
suit
kur yapma
flirtation
kuyruk yapma
queuing
liste yapma
making up a list
makine yapma
engine building
mizah yapma
striking a balance
mizan yapma
making up the account
model yapma
pattern making
ödeme yapma
settlement of payment
ödeme yapma
remitting
otostop yapma
hitchhiking
otostop yapma
hitchiking
plan yapma
survey
plan yapma
designing
politik konuşma yapma
stump on the stump
program yapma
program (me) planning
proje yapma
engineering
proje yapma
planning
proje yapma
designing
propaganda yapma
advance man
rejim yapma
dieting
reklam yapma
advertising
reklamını yapma
advertising
sahte damga yapma
forgery of stamps
sahtekârlık yapma
counter feasance
sayı yapma
score
şekerleme yapma
cat- sleep
servis yapma
serving
set yapma
embankment Noun
şoförlük yapma
driving
sondaj yapma
peace feeler
sözleşme yapma
contract settlement
sözlük yapma
dictionary making
spekülasyon yapma
playing the market
suç araştırması yapma
crime detection
takas yapma
settlement per contra
tensikat yapma
ax a number of officials
ticaret yapma
trading
ticaret yapma
merchanting
toplantı yapma
holding of a meeting
uçakların bakımını yapma
handling of flights
üretim yapma
manufacturing licence license
ütü yapma
ironing
vasiyetname yapma
execution of a will
vitrin yapma
window dressing
yasa yapma
lawmaking Noun, Law
yatırım yapma
investment Noun
yenilik yapma
innovation Noun
yiyecek içecek servisi yapma
catering trade
yapma ! dur
lay off
yapma buz
artificial ice
yapma kibarlık
varnish of good manners
yapma şey
fake
yapma şunu
turn it in (or) up
yapma tavır
mannerism
akit yapma zorunluğu
obligation to contract
askerlik yapma sorumluluğu
liability for military service
birşey yapma mertebesine erişmek
to rise to do something Verb
birşeyi yapma olasılığını değerlendirmek
to consider the possibility of doing something Verb
borsada muamele yapma izni
permission to deal on the stock exchange
boru yapma maddesi
tubing Noun
fiilen kötülük yapma kastı
actual malice
hakemlik yapma görevi
duty or arbitration
harcama yapma yetkisi
spending power
hesabın nakliyekûnunu yapma süresi
posting period
inşaat yapma abdı
concession to build
iş yapma imkânı
business opportunity
iş yapma izni vermek
to accord permission to transact business Verb
kötülük yapma kastı olmamak
to mean no harm Verb
savaş yapma potansiyeli
war- making potential
sınav yapma yöntemi
examination system
siyasal toplantı yapma yasağı
ban on political meetings
sözleşme yapma ehliyeti olmama
incapacity to contract
sözleşme yapma özgürlüğü
freedom of contract Noun, Law
sözleşme yapma yetkisi
contractual power
tanıklık yapma ehliyeti olmama
incompetence incompetency to act as a witness
tanıklık yapma ehliyeti olmama
incapable of giving evidence
toplantı yapma hakkı
right of assembly
toplantı yapma usulü
meeting procedure
yatırım yapma eğilimi
propensity to invest
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Yapmak işi
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.