1. Fiil hakemlik etmek, hakem olarak ara bulmak/karar vermek.
    Someone must arbitrate between them: Birisi
    onların aralarını bulmalıdır.
    We must get someone to arbitrate (this difficulty): Bu anlaşmazlıkta hakemlik edecek birini bulmalıyız.
  2. Fiil hakeme başvurmak/müracaat etmek, hakeme götürmek/havale etmek. t
    o arbitrate a dispute: bir anlaşmazlığı hakeme götürmek.
hakemlik etme emri
bir davada hakemlik etmek Fiil
davada hakemlik etmek Fiil
bir davanın tarafları arasındaki anlaşmazlıkta hakemlik etmek Fiil
bir uyuşmazlıkta hakemlik etmek Fiil
bir uyuşmazlıkta hakemlik etmek Fiil