1. büyük dalga.
  2. iri küme/yığın/sütun.
    billows of smoke: duman sütunu.
  3. dalgalan(dır)mak, yüksel(t)mek.
    Flags billowing in the breeze: Meltemde dalgalanan bayraklar.
  4. şiş(ir)mek, kabar(t)mak.
    A sudden wind billowed the sails alarmingly: Anî bir rüzgâr yelkenleri
    tehlikeli bir şekilde şişirdi.
şişmek Fiil
şişirmek Fiil