1. Özel Isim, Astronomi dünya
  2. İsim, Coğrafya yerküre
  3. İsim Yerküre (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  4. İsim dünya, yeryüzü, arz.
    They returned successfully from moon to the earth.
  5. İsim dünya halkı, herkes, bütün insanlık âlemi.
    The whole earth rejoiced.
  6. İsim toprak.
    She filled the pot with earth and planted a rose.
  7. İsim yer, zemin.
    to fall to earth.
  8. İsim (avcılıkta) tilki ini/deliği.
  9. İsim dünya işleri, ahirete ait olmayan işler.
  10. İsim, Kimya indirgenmesi zor maden oksitleri: alümina, zirkonya, ittira vb. gibi. (bkz: alkaline earth ), (bkz: rare earth )
  11. İsim
    earth color ile ayni anlama gelir. hâki renk, bu rengi veren boya (başlıca demir oksitten oluşan boyalar).
  12. İsim, Elektrik-Elektronik toprak (teli, bağlantısı, hattı vb.).
  13. İsim memleket, ülke.
  14. Fiil topraklamak, (elektrik telini/iletkeni) toprağa bağlamak.
    earth to frame: şasiye bağlamak.
  15. Fiil toprakla örtmek, üstüne toprak örtmek/yığmak.
    to earth up a plant or its roots.
  16. Fiil (tilki vb.) (a) inine sokmak, (b) inine girmek/saklanmak.
hafriyat kamyonu İsim, İnşaat
humus İsim, Coğrafya
kemik külü: gübre olarak ve ince porselen yapımında kullanılır. İsim
hülyadan vazgeçmek Fiil
kafası yerine gelmek Fiil
gerçekçi olmak, gerçek âleme dönmek, hayal kurmaktan vazgeçmek.
gerçeğe dönmek, Hanyayı Konyayı anlamak, kafasına tak demek, ayakları suya ermek.
yer çekirdeği
topraklamak Fiil
yosun kumu: su yosunu göze cidarlarından oluşmuş ince silisli toprak. Cilâlama, parlatma ve süzme işlerinde kullanılır.
dürüst, açık sözlü, samimî, içi dışı bir; pratik, hayalden uzak, gerçekleşebilir.
yere inmek Fiil
yer çekiminden kurtulmak Fiil
fezaya kaçmak Fiil
kil, lekeci toprağı. İsim
(a) (tilki vb.) inine girmek, (b) saklanmak, kayıplara karışmak, sırra kadem basmak.
dünyanın öbür ucuna/cehennemin dibine gitmek.
baryum oksit. İsim
dünya cenneti
kötü görünmek Fiil
birine hayatı cehennem etmek Fiil
doğa, tabiat, toprak.
bütün gücü ile uğraşmak, elinden gelen her şeyi yapmak, yapmadığını bırakmamak, her çareye başvurmak.
dünya da hiçbir şey
yahu, be birader, vb.:

how, what
ile birlikte ifadeyi kuvvetlendirmekte kullanılır
How
on earth can we get all this in the car? Yahu, bütün bu şeyleri arabaya nasıl sığdırırız?
What on earth are you talking about? Sen neden bahsediyorsun, birader?
büyük miktarda para ödemek Fiil
bir uyduyu yeryüzünün çevresinde yörüngeye oturtmak Fiil
kerpiç: kum, kil, kireç vb.'ni sıkıştırarak yapılan inşaat malzemesi. İsim
azrak toprak madenlerinin oksitleri (çeşitli minerallerde rastlanır). İsim
yeryüzünün ekseni çevresinde dönmesi
yakalayıncaya kadar kovalamak, buluncaya kadar aramak, (tilki vb.) inine kaçırmak.
(av) deliğe kadar kovalamak.
Sisam adasında bulunan ve eskiden ilâç olarak kullanılan balçık.
(düşman tarafından) yakılıp yıkılmış.

scorched earth policy
: düşmanın yararlanmasını önlemek
için bütün ürünü, evleri, fabrikaları, tarım aletlerini vb. yakıp yok etme politikası.
ayak takımı.
cehennem hayatı yaşamak Fiil
saklamak Fiil
gizlemek Fiil
küre
arz
dünya
dünyanın dört bucağı.
eş sesli- for, fore.
değerli/seçkin/soylu kimse(ler), iyilikte örnek kişi/sınıf.
yer elması İsim, Bitki Türleri
toprak banyosu İsim
insanoğlu
fani
fakir aileden doğmuş
toprak hattı
earth ile ayni anlama gelir. hâki renk, bu rengi veren boya (başlıca demir oksitten oluşan boyalar).
toprak bağlantısı
toprak akımı
kepçe İsim, İnşaat
amyant.
kaçak akım rölesi İsim, Elektrik
kaçak akım koruma rölesi İsim, Elektrik
toprak ana. İsim
dünya kabuğunun hareketi.
peri bacası. İsim
peribacası İsim, Coğrafya
peri bacası. İsim
yerbilim: jeoloji, coğrafya vb. İsim
(uydu haberleşmesinde) yer istasyonu İsim
yerel renkler: hâki, bej, yeşil vb. İsim
yer sarsıntısı
deprem
zemin dalgası İsim
toprak işi
toprak işi
inançları kökünden altüst eden
sansasyon yaratan
bütün dünyayı sarsan
toprak alkali metal İsim, Kimya
yanal toprak basıncı İsim, İnşaat
her çareye baş vurmak, mümkün olan her şeyi yapmak.
düşmanın yararlanmasını önlemek için bütün ürün, kaynak ve tesisleri yok etme politikası İsim, Askerlik
Ne halt etmeye …? Acaba neden …?
Why on earth are you still waiting? Hâlâ ne halt etmeye bekliyorsun?