have/get something on the brain

  1. hep (bir şey) düşünmek, (bir şeyi) aklından çıkaramamak, aklı hep bir şeyde olmak, aklını (bir şeye)
    takmak.
    Lately I seem to have food on the brain: Son zamanlarda aklım hep yemekte.
    He's got that on the brain: Onu aklından çıkaramıyor/aklı hep onda.
    He's got politics on the brain: Aklı hep politikada.