him

peace be upon him (PBUH)

aleyhisselam İsim, Din ve İnanç

right beside me

yanıbaşımda Zarf

right beside me

burnumun dibinde Zarf

a misfortune befell on him

başına bir bela geldi

a person who has an influential person behind him

torpilli

a plague on him

kahrolasıca! kör olasıca!

as for him

ona gelince

at best I cannot arrive before him

taş çatlasa ondan önce oraya varamam

beside him

yanında

do well by him

ona iyilik etmek.

he looked about him

etrafına baktı

he looked about him

bakındı

he made the condition that no one should accompany him

kimsenin eşlik etmemesini şart koştu

I am concerned about him

onun için endişe ediyorum

I blush for him

onun namına utanıyorum

I can't endure him

ona tahammül edemiyorum

I hold no brief for him

onu savunmuyorum

I shall bring all my influence to bear on him

bütün nüfuzumu kullanacağım

I've had enough of you/him

Senden/ondan bıktım artık; İllâllah, burama geldi.

it bodes ill for him

onun için kötüye delalet

it will be the death of him

bu onun sonu olacak

it will be the worse for him

kendi bilir

little suspecting the disaster that awaits him

kurbanlık koyun

may the devil take him

canı çıksın

nothing can abashed him

hiçbir şeyden sıkılmaz

nothing escapes him

ondan hiçbir şey kaçmaz

quit as soon as things start going against him

mızıkçılık etmek Fiil

send someone a statement of the amount owing to him

birine kendisine olan borç miktarı ile ilgili not göndermek Fiil

sock it to him

haydi bastır

that's him

ta kendisi

the decision rests with him

karar ona kalmış

the decision went against him

karar aleyhine

There are no flies on him

Çok açıkgözdür, anasının gözüdür, hinoğlu hindir.

there is no vanity about him

onda kibir denen şey yok

There was something about him

Hâlinde bir fevkalâdelik vardı.

they are agreed to send for him

onu çağırmaya karar verdiler

this job doesn't suit him

bu iş ona göre değil

to hell with him

canı cehenneme

to hell with it/him

canı cehenneme, aldırma, boşver, aman se de, işin mi yok.

treat someone in a way that's calculated to please him

nabzına göre şerbet vermek Fiil

what's it to him

neci oluyor ?

What's with him

Nesi var?

who does not forget a kindness done him

iyilikbilir

wish someone joy of it/him

/
etc. (yanlış bir karar/seçim yapan kimse hakkında söylenir) “sonu hayırlı olsun, inşallah sonu

damn with him!

(Hay) Allah belasını/müstahakını versin! Kahrol! lânet olsun!

familiarity with the law I know him by sight

hukuka aşina olmak göz aşinalığım var

Give him an inch and he will take a yard/an ell/a mile

Yüz verince astarını ister.

He's not got it in him to do this job properly

O bu işi beceremez.

his illness put him out of action for six weeks

hastalığı onun işinden altı hafta alıkoydu

his impersonation of his uncle caused him a lot of trouble

amcasının kimliğine bürünmesi başına dert açtı

I have never known him to smile

onun güldüğünü hiç görmedim

I know him by reputation

onu gıyap tanıyorum

I let him have it straight from the shoulder

(a) Bütün kuvvetimle yumruğu aşkettim, (b) Verip veriştirdim, açtım ağzımı yumdum gözümü.

I ordered him away

Gitmesini emrettim.
I must away: Gitmeliyim.

I'll make him dance to different tune

Ben ona gösteririm/dünyanın kaç bucak olduğunu anlatırım.

I'll see him damned first

Canı cehenneme! Dünyada olmaz! Avucunu yalasın!

it rests with him to decide

karar ona kalmış

it serves him right

oh olsun !

let him have it

(a) ona ver, o alsın! (b) vur! yapıştır! (c) ağzının payını ver(elim)! hakkından gel(elim)!

let someone occupy a property without charging him for rent

birinin mülkünde kirasız oturmak Fiil

let someone occupy a propertywithout charging him for rent

birinin mülkünde kirasız oturmak Fiil

lift someone up roughly and carry him off

kargatulumba etmek Fiil

may God have mercy on him (for someone dead

Allah rahmet eylesin

may God preserve him from evil

maşallah

may God protect him from failure

Allah utandırmasın

start fighting with someone grabbing him by the throat

boğazına sarılmak Fiil

that will run him to trouble

bu onun başına belaya sokmak acak

the best of all would be for him to resign

en iyisi istifa etmek olurdu

the cat gave him a scratch

kedi tırmıkladı

The difficulty with him is that he is pig-headed

Bu adamın zor tarafı dikkafalı olmasıdır.

the fall gave him a nasty jar

düşmesi onu epeyce sarstı

this will teach him a lesson

bu ona ders olur

torture someone to make him confess sth

bir şeyi itiraf etmesi için birine işkence yapmak Fiil

trust him!

Yapar mı yapar, ona hiç şüphen olmasın!

we bought him put for one hundred

onun hissesini yüze satın aldık

we intended him to be a doctor

doktor olmasını istedik

We laughed him out of it

Alaya alarak (o işten) vazgeçirdik.

What's with him?

Bunun derdi ne?

What's with him?

Ne oldu buna?

What's with him?

Nesi var bunun?

H.I.M.

= His/Her Imperial Majesty.