1. (a) sunmak, takdim etmek, (b) uzatmak.
    hold out your hand! (c) dayanmak, varlığını sürdürmek,
    devamlı/sürekli olmak.
    Our supplies would not hold out much longer. (d) direnmek, boyun/baş eğmemek, teslim olmamak.
    The soldiers held out for ten days until help arrived. (e)
    argo gizlemek, saklamak, gizli tutmak, açıklamamak.
    to hold out important information.
geciktirme, oyalama. İsim
geciktiren/oyalayan (kimse): daha elverişli koşulları bekleyerek sözleşme imzasını geciktiren kişi. İsim
toplumsal eyleme/girişime katılmayan kimse. İsim
yiyecekler daha ne kadar dayanır ?
birine yardım eli uzatmak Fiil
birini bir şey için ümitlendirmek Fiil
mukavemet etmek Fiil
saldırıya karşı direnmek Fiil
birini kışkırtmak Fiil
(US) birinden gizlemek Fiil
parlak beklentileri olmak Fiil
birine geleceği parlak ve renkli göstermek Fiil
(sözleşmede bir koşul üzerinde) israr etmek.
daha iyi fiyat teklifi beklemek Fiil
ümit etmek/ummak, ümidini kesmemek.
He can hold out no hope for success.
iyileşmek için pek ümidi olmamak Fiil
'den bilgi saklamak Fiil
ödül vaat etmek Fiil
yeni bir daireye geçmeyi düşünmek Fiil
sonuna kadar dayanmak Fiil
kendini ... olarak göstermek Fiil, Hukuk
kendini ... olarak tanıtmak İsim, Hukuk
(US) ortaklığını teklif etmek Fiil
birşeyi uzatmak Fiil