1. istihza, alay. (Olumsuz anlamda olumlu tümce olarak).
    He'll be fined heavily, but with all
    his money he should worry! Ağır para cezasına çarptırılacak, fakat böyle zengine bu vız gelir! ** Amerikan İngilizcesinde birinci şahıs ile
    should veya
    would kullanılabilir:
    I should/would be glad to see you. Mamafih bu ve benzeri anlamda
    should kullanmak daha büyük nezaket sayılır. **
mücbir sebep vukuunda
Gerektiğinde, gerekirse, icabederse, icabında, icap ettiği takdirde.
Komisyon ... saptarsa
ihlâl halinin tekrar edilmesi durumunda
durum gerektirdiği takdirde
bir fırsat vukuunda
eğer fırsat çıkarsa
başvurmak ulmalıdır
denildiği gibi, tabir caizse.

Kullanılışı
:
WHO, şahıslar ve şahıs gibi telâkki edilen
şeyler (memleket, gemi vb.) ve bazen da hayvanlar için kullanılır.
They have 3 dogs, who always give us a big welcome. Topluluk ismi fiilin
çoğul hali ile kullanılıyorsa
WHO,

tekil
fiil ile kullanılıyorsa

WHICH
kullanılır:
A family who quarrel among themselves. A family which has always lived here.
kimsenin eşlik etmemesini şart koştu
Ne bileyim?
Memnuniyetle. Cümle
zannetmem.
Muhtemelen.
Herhalde.
Sanırım öyledir.
Unutulmamalıdır ki, ...
...'iği unutulmamalıdır.
Belirtilmelidir ki, ...
...'iği belirtilmelidir.
gerektiği takdirde
düşük ahlâklı, ahlâksız.
He is no better than he should be: Düşük ahlâklıdır.
ödemenin üç ayda bir yapılmasını şart koymak Fiil
ödemenin üç ayda bir yapılmasını şart koşmak Fiil
hâkim çocuğun okula gitmesine karar verdi
! İnsanoğlunun aya gideceği kimin aklına gelirdi?
To think that he was once rich! Onun vaktiyle
zengin olduğuna bin şahit gerek.
(kısaltılmış şekli).
gene de beni uyarman gerekirdi