will

mastardan önce gelerek gelecek zaman kipini yapar. Birinci şahıs ile kullanılırsa karar, vait vb..

2. istek, arzu vb. bildirir:
Will you come now? The doctor will see you now.

oil will float on water: Yağ su üstünde yüzer.

on Sunday: Her pazar onu ziyaret ederdi.

will grow even in sand: Bu çiçek kumda bile yetişir.

I say: Dediğimi yapacak mısın (yapmalısın, aksi halde …)

letter will be for me: Bu mektup benim galiba.

the owner is: İstersen sahibinin kim olduğunu sor.

isteği/arzusu ile.
with a will: azim ve istekle, canü gönülden.
They set to work with a will.
With the best will in the world I can't do it: Bütün isteğime rağmen yapamam.
work one's will upon someone: bir kimseye istediğini yaptırmak.

niyet/kin/garez/husumet.
Where there's a will, there's a way: Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz = Meram edilirse her şey yapılabilir.
have a will of one's own: aklına geleni yapmak istemek, bildiğinden şaşmamak, inatçı olmak.
take the will for the deed: niyeti eylem saymak.

… in son vasiyetnamesi (vasiyetnameye başlarken kullanılan tümce).

İstesen de istemesen de = ister istemez.