beyanlarında daha açık olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ifadelerinde daha açık olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        taleplerinde daha ısrarlı olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yapacak daha önemli işleri olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birçok seçeneği olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        oynayacak çok kozu olmak, bir sürü gizli plânları/düzenleri olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        parasını daha iyi idare etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        İş etkinliğinin artırılmasına yönelik katkı ve düzenleme faaliyetleri (NACE kodu: 84.13)
                        
İsim, Sanayi ve Zanaatler                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) biraz daha, (b) az daha, az kaldı. 
 A little more and I should have killed him: Az kaldı onu 
 öldürecektim (az daha üstüme varsaydı onu öldürürdüm).
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        haydi haydiye, evleviyetle, daha fazla/ziyade, daha çok. 
 I like him all the more for his reticence: 
 Onu daha ziyade ağzı sıkı olduğu için seviyorum (Ağzı sıkı olduğu için onu daha çok seviyorum).
                        
                        
                     
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha fazla, başka. 
 I don't want any more.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        alıcıya isteğine bağlı olarak önceden saptanan miktarın bir misli senet alma hakkını veren opsiyon
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        artık ortada yok, yerinde yeller esiyor.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir daha mı, kat'iyen/asla/Allah göstermesin.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) bir kere daha, (b) 
 once again ile ayni anlama gelir. yine, tekrar, evvelce olduğu gibi.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        anlaşıldı, gerisi malûm, fazla söze gerek yok. 
 "I saw him leaving her flat at 6.30 in the morning." "Say no more!"
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        haydi haydiye, evleviyetle, daha fazla/ziyade, daha çok. 
 I like him all the more for his reticence: 
 Onu daha ziyade ağzı sıkı olduğu için seviyorum (Ağzı sıkı olduğu için onu daha çok seviyorum).
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gittikçe, gitgide (artarak/hızlanarak vb.).
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gün geçtikçe daha fazla ...
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        …'den ziyade, daha ziyade. 
 She's more like 30 than 25: 25'ten ziyade 30'una yakındır.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çoğunlukla, çok defa, çoğu kez. 
 During the foggy weather the trains are late mor often than not: 
 Sisli havalarda çok defa trenler gecikir.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        genellikle, ekseriya, çoğu zaman. 
 More often than not I read a novel: Ekseriya bir roman okurum.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) az çok, bir dereceye kadar, nisbeten, şöyle böyle. 
 Most people are more or less selfish. (b) 
 aşağı yukarı, yaklaşık olarak, takriben. 
 The distance is ten kilometers, more or less.
                        
                        
                     
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        özel hasar sigortası
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        -den daha fazla/büyük/değerli (şey). 
 His report is more than a survey.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        göründüğünden başka türlü, göründüğü gibi/kadar … değil. 
 Sewing looks quite simple, but there's more  in it than meets the eye.
                        
                        
                     
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fazlasıyla, aşırı derecede, haddinden ziyade. 
 His behavior displeased me more than somewhat .
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (
 him/them  etc.): aptallığın ta kendisi, akılsızlığın daniskası (budur).  
“ I decided  to accept it.” “More fool you, I wouldn't do that, no matter how much they offer.” “Kabul etmeye karar verdim.” “Akılsızlığı bırak, ben olsam servet bağışlasalar kabul etmem.”
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        … için daha kuvvetli sebep, … daha iyi ya!
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ispat kolaylığı sağlamak
                        
İsim, Hukuk                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bu kadar daha. 
 I'll have as many more as you can spare: Fazladan ne kadar verebilirseniz o kadar alırım.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        savunma için daha çok para istemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha uzun yıllar çalışabilir durumda olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        her zamankinden çok kararlı olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha çok olaylara dayanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        genellikle gözardı edilmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        genellikle ihlal edilmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'e çok daha istekli olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha fazla ücret için grev yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        başından büyük işe girişmek, yutamayacağı lokmayı ısırmak. 
 In trying to build a house by himself,  he had bitten off more than he could chew: Tek başına ev yapmaya kalkışmakla başından büyük işe girişti.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha yakında yer alan olaylara gelmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yarardan çok zararı olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        her zamankinden daha ...
                        
Zarf                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        takdirden çok tenkide uğramak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kırk tarakta bezi olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Amerikalı kim, o kim! (Ne münasebet, o Amerikalı değildir).
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok daha iyi/uzun/vb. 
 I feel heaps better after my sleep: Uykudan sonra kendimi çok daha iyi hissediyorum.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kesinlikle aynı fikirdeyim.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kelimesi kelimesine katılıyorum.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kesinlikle katılıyorum.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Tam aynı fikirdeyim.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kesinlikle aynı fikirdeyim.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kesinlikle katılıyorum.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kelimesi kelimesine katılıyorum.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Tam aynı fikirdeyim.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kesinlikle katılıyorum.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kelimesi kelimesine katılıyorum.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Tam aynı fikirdeyim.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Kesinlikle aynı fikirdeyim.
                        
Cümle                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kocanın daha çok para vermesi için ısrar etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        olayları daha iyi incelemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        olayları daha iyi incelemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha büyük satış yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha büyük satışlar yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        -den fazla değil. 
 He is no more German than I am: Kim demiş onu Alman diye?  
“I can't understand  it.” “No more can I.” “Bunu anlamıyorum. ” “Benden de al, o kadar.”
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mümkün mertebe az. 
 He never does more work than he can help: Mümkün mertebe az iş yapar (Canını eziyete koşmaz).
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        -den fazla değil. 
 He is no more German than I am: Kim demiş onu Alman diye?  
“I can't understand  it.” “No more can I.” “Bunu anlamıyorum. ” “Benden de al, o kadar.”
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yapılması ille de şart olandan fazlasını yapmamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        … ile aynı/bir. 
 It's nothing more or less than a murder to send him without a gun to catch the criminal: 
 Onu silahsız olarak katili yakalamaya göndermek cinayettir.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        -den fazla değil. 
 He is no more German than I am: Kim demiş onu Alman diye?  
“I can't understand  it.” “No more can I.” “Bunu anlamıyorum. ” “Benden de al, o kadar.”
                        
                        
                     
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha çok ithalata kapı açmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yanan ateşe kömür atmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şirketi daha kârlı bir yola sokmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        küçük küçük sektörler halinde dağılmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha yüksek ücret talep etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Ha şöyle! Şimdi oldu! (veya) Hah işte, böylesi daha iyi/Ha şöyle, yola gel!
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kontratın bitmesine daha üç yıl var
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ne kadar çok olursa o kadar iyi.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ne kadar çok … ise o kadar az. 
 The more you talk the less you think: Ne kadar çok konuşursan o kadar az düşünürsün.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işin altında iş var; daha bilinmeyen gerçekler/sebepler var.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Bunun ... katı krediye ihtiyacımız var.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Bundan iyisi can sağlığı.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        lafı daha fazla uzatmadan
                        
Zarf                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        lafı fazla uzatmadan
                        
Zarf                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        konuyu fazla uzatmadan
                        
Zarf                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        konuyu daha fazla uzatmadan
                        
Zarf                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Bir kimseyi iyilikle yola getirmek daha kolaydır.