haklarını talep etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fetihlerini ilerletmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        taleplerini gerçekleştirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ürünlerinin reklamını yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kalabalıkta ite kaka ilerlemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendine bir iş bulmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (başkasının işine) burnunu sokmak, (istenilmeden) işe karışmak, yersiz müdahalede bulunmak. 
 He always  puts his oar in my business.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gerekirse, icap ederse, mecbur kalınırsa. 
 I can finish the work by the next month at a push, but that  would mean I must lose my holiday.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işi ifrata vardırmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        seçim kampanyası kargaşası
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir işi pistonla elde etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birisini işinden atmak/kovmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iş o kerteye gelince, durum ciddîleşirse, bıçak kemiğe dayanırsa.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        işe azimle atılmak, bütün gücünü harcamak, büyük çaba/gayret göstermek. 
 He made a push to get everything finished in time.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        enerjik promosyon hareketi
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ücret artırılması için baskı
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir kapıyı iterek açmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir işi sonuna kadar götürmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir projeyi desteklemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        itişmek, kakışmak, öteye beriye itip kakmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaklaşık altı puan kazanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        itişmek, kakışmak, öteye beriye itip kakmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        itip defetmek/uzaklaştırmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (polis) kalabalığı geri itmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        elektrik/zil düğmesi (parmak basılarak çalıştırılır). 
 push-button: basma-düğmeli.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        aşağı itmek, bastırmak, tıkmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sıkıntı çekmek, dar/kıt/az olmak. 
 I am pushed for time: Vaktim dar. 
 He is pushed for money: Para sıkıntısı çekiyor.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ilerletmek, ileri sürmek/itmek/götürmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        malları zorla kabul ettirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeyi güçle desteklemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        belirli bir ürünü satmaları için satıcılara ya da perakendecilere verilen prim
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) sahilden/ denize açılmak. 
 We pushed off in the boat. (b)  
k.d. çekilip gitmek, defolmak, 
 
 argo tüymek, cızlamı çekmek. 
 push off!: defol! çek arabanı! 
 I must push off: Tüymeliyim.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sürdürmek, devam ettirmek, ileri sürmek. 
 push on with the work: işe (didişmeyle) devam etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir öğrenciyi kayırmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) defetmek, kovmak, sepetlemek, (b) zorla/ite kaka yol açmak. 
 to push one's way out. (c) (bitki) 
 filizlenmek, bitmek, (kuş) yuvasından uçmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) itip düşürmek. 
 The children were pushing each other over on the sand. (b) yaklaşmak, yol açmak. 
 
 He pushed (his way) over towards her.
                        
                        
                     
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tehditlerle birinin gözünü yıldırmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (Br) borsaya sahte hisse senedi sürmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (basketbol) uzaktan atış.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birine oraya buraya gidip gelmesini emretmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birine haksızca davranmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini (borcunu ödemesi için) sıkıştırmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeyi gölgeye itmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        fazla ileri gitmek, haddi aşmak, çığırından çıkarmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        motorlu bir aracı iterek çalıştırmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        toptancı ve perakendecileri bir ürünü satmaya ikna etmek için yapılan çalışmaların tümü
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ekonomiyi durgunluğa götürmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (işi) sonuna kadar götürmek, peşini bırakmamak, bitirmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir seviyeye çıkarmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hasıraltı/örtbas etmek, saklayıp unutmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir planı desteklemek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (mizah) ölmek, gebermek, mezarında otlar bitmek. 
 Don't play with the guns or you may push up the daisies.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        önemsiz bir mevkie yükseltmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kalabalığı geri itmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        maliyet yükselten enflasyon
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çıkmaza sürüklemek, bozguna uğratmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iş o kerteye gelince, durum ciddîleşirse, bıçak kemiğe dayanırsa.