alçalan konjonktür durumunda olmak
Verb
gümlemek, gümbürdemek, gürlemek, top gibi patlamak.
ivmek, acele hareket etmek.
(şehir/kurum/ticaret/ekonomi vb.) hızla gelişmek/ilerlemek/büyümek.
Business/economy is booming:
Ticaret/ekonomi hızla gelişiyor.
boom out: vızıldamak, tınlamak, çınlamak, (ses çıkararak) vurmak/çalmak. The clock boomed out ten: Saat onu çaldı.
(kuvvetle) desteklemek.
His followers are booming H. for mayor: Taraftarları H. in belediye başkanlığına
seçilmesini kuvvetle destekliyorlar.
uğultu, uğuldama, derinden/uzaktan gelen ses.
(fiyat, satış, vb.) hızlı artış/yükseliş, fırlama, hızla artma/yükselme/gelişme/ilerleme.
hızlı ekonomik gelişme çağı.
(politikacının halk gözünde itibarının) yükselme(si), artma(sı), (halkın gözüne girmek için sarfedilen) gayret.
hızla gelişen/ilerleyen /yükselen/artan.
boom prices: (hızla) yükselen fiyatlar.
boom town:
hızla büyüyen/gelişen şehir.
bumba, seren.
Maritime Traffic
mania zinciri: seyrüseferi önlemek, tomrukların akıntıda sürüklenmelerine mani olmak vb. için suya gerilen halat/zincir.
seyrüsefere bu şekilde kapatılmış alan.
(kaldırılan yükü desteklemeye/yöneltmeye yarayan) vinç demiri, uzun putrel.
mikrofon/kamera kolu: mikrofonu/kamerayı istenilen noktaya uzatmaya yarayan eklemli kol.
boom out/off: (yelkeni vb.) uzatmak, germek.
vinçle manevra yapmak, vinçle yönetmek/idare etmek.
bir adayı güçle desteklemek
Verb
hisse senedi fiyatını yükseltmek
Verb
birdenbire zenginleşip genişleyen şehir
engeller ve başka araçlarla su üzerinde kereste nakliyatını düzenleyen ve üstlenen şirket
konjonktür koşulları
Noun
sermaye yatırımlarında canlanma
borsada fiyatların yükselmesi
borsa fiyatlarının yükseldiği piyasa
bir kentin hızlı gelişimi
üretim mallarında gelişme
boom operatörü
Noun, Cinema
borsada fiyatların yükseldiği dönem
borsa da fiyatları yükseltmek
Verb
fiyatları yükseltmek
Verb
yüksek konjonktür fiyatları
Noun
konjonktürün düzelmeye yüz tutması
banka ve başka kuruluşların defterlerinde kayıtlı bonoların matluptan tenziliyle elde edilen sermaye değeri
inşaat işlerinin çoğalması
yükselen yatırım konjonktürü
yatırımda yükselen konjonktür
yükselen emtia konjonktürü
tüketici yükselen konjonktürü
yükselmeye devam eden konjonktür
yükselen konjonktürü frenlemek
Verb
yükselen konjonktürü engellemek
Verb
yükselen konjonktüre engel olma
(borsada) konjonktüre bağlı olarak fiyatların yükselmesi
tasarruf konjonktüründe düşme
hisse konjonktürünün yükselmesi
aşırı yükselen konjonktür
yüksek konjonktürü yaşamak
Verb
büyük baston, cıvadra sereni.
Noun
menetmek, yasaklamak, cezalandırmak, sert/şiddetli davranmak, müsamaha etmemek.
The police lowered the boom on open gambling: Polis, açıkta kumar oynamayı yasakladı.
borsada fiyatların yükselişi
martingale ile ayni anlama gelir. dikme kösteği.
sahnenin üzerine uzatılan mikrofon kolu
aşırı yükselen konjonktür
aşırı yükselen konjonktür
konjonktürü alevlendirmek
Verb
yükselen konjonktürü frenlemek
Verb
savaş sonrası yükselen konjonktür
uzun süren konjonktür yükselmesi
emlak piyasasının yükselmesi
sesten hızlı uçan uçağın çıkardığı patlama sesi.
hisse senedi fiyatlarının yükselmesi
borsa da fiyatlarının yükselmesi
(US) borsa fiyatlarının yükselmesi
borsada fiyatların yükselmesi
yükselen ücret konjonktürü
silah sanayiinin gelişmesi
savaş sırasındaki ekonomik hayatın canlanması
whisker ile ayni anlama gelir. civadra çubuğu.