boşanmadan sonra çocukların vesayeti kendisine verildi
(Br) menkul değerleri idare etmek
Verb
bir vasinin vesayetinde olmak
Verb
tutuklu olarak yargılanmak
Noun
koruma, muhafaza, himaye, nezaret, velâyet, vesayet.
The father was given the custody of the children because the mother was always drinking.
Noun
emanet.
The stolen car is now in police custody.
give into custody: emanet etmek, emanete vermek.
Noun
tutuklama, tevkif.
take into custody: tutuklamak, tevkif etmek, hapsetmek.
The criminal was seen at the airport and taken into custody by the police.
be in custody: tutuklanmak, mahpus olmak, bir kimsenin vesayeti/nezareti altında bulunmak.
Noun
menkul kıymetler emanet hesabı
esham ve tahvilat muhafaza hesabı
menkul değerler emanet hesabı
saklama hesabı
Noun, Banking
tehlikeli mahkumların gözaltı ve ıslahı
Noun, Law
pamuğun güvenli bir şekilde depoda iyi şartlar altında saklandığını bildiren konşimento
terekeyi idare görevlisi için emanet servisi
müşterek mudiler emanet servisi
ferdi mudi emanet servisi
kayyum için emanet olarak muhafaza etme
müşterek isimler için emanet servisi
müşterek mudiler için emanet servisi
adli muhafaza (bir şeyin mahkeme emriyle adli muhafaza altında bulundurulması
saklama hizmetleri
Noun, Banking
malları taşıyıcıya emanet en teslim etmek
Verb
malları taşıyıcıya emaneten teslim etmek
Verb
eşyaları emanete vermek
Verb
menkul değerleri muhafaza edilmek üzere emaneten bırakmak
Verb
(Br) US emaneten saklanmak üzere menkul değerleri bırakmak
Verb
menkul değerleri emanete vermek
Verb
kıymetli eşyalarını emanete bırakmak
Verb
nezaret altında tutmak
Verb
gözaltında kayıp
Noun, Politics-Intl. Relations
birinin emanetine tevdi etmek
Verb
Çocukların Muhafaza Altına Alınmasına İlişkin Kararların İnfazı ve Tanınmasına ve Çocukların Muhafaza
Altına Alınmasının Telafisine Dair Avrupa Sözleşmesi
Noun, International Law
mislen saklama
Noun, Banking
bir çocuğu teyzesinin vesayeti altına vermek
Verb
birini polise teslim etmek
Verb
firmalarda hisseleri olmak
Verb
emanette hisse senetleri olmak
Verb
İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş. (Takasbank)
Noun, Banking
duruşmaya kadar tutuklu tutmak
Verb
nezaret altında tutmak
Verb
mücevherlerini kasaya koymak
Verb
(Br) mücevherlerini kasaya muhafaza için emaneten bırakmak
Verb
bir çocuğun vesayetini üzerine almak
Verb
tutuklu veya mahpus bulunan bir kimseyi sorgusundan sonra yeniden hapishaneye göndermek
Verb
(Br) menkul değerleri muhafaza için vermek
Verb
hisseleri emanete vermek
Verb
polis gözetimi
Noun, Public Administration
tedbir mahiyetinde tutuklama
değerli eşya için kasa sağlamak
Verb
gözaltında tecavüz
Noun, Rights-Freedoms
emanet eşyaların serbest bırakılması
emanet eşyaların serbest bırakılmaksı
babanın vesayeti altında kalmak
Verb
önlem olarak birini tutuklu tutmak
Verb
sanığı soruşturma için tutuklamak
Verb
sanığı ihtiyati tedbir olarak tutuklamak
Verb
(Br) kasa muhafaza ücreti
(Br) kasada muhafaza edilen eşya
menkul kıymetlerin emaneten muhafazası
menkul değerlerin emaneten muhafazası
hisse senetlerinin emaneten muhafazası
(Br) hisselerin emaneten muhafazası
aynen saklama
Noun, Banking
ortak velayet
Noun, Family Law
göstericileri gözaltına almak
Verb
gözaltına almak
Verb, Law
çocukların vesayetinin verilmesi
mücevherlerini kasaya muhafaza için emanet en bırakmak
Verb
gözaltında işkence
Noun, Rights-Freedoms
gözetim altında
Adjective
emaneten saklanacak kıymetli şeyler
Noun
emaneten saklanan vasiyetname