judge

English-Turkish Translation

  1. Noun, Law hakim
  2. yargıç, hâkim
    . a judge of the high court.
  3. yargıcı, hakem, arabulucu.
  4. bilirkişi, uzman.
    a good judge of men: adam sarrafı.
    a good judge of horses/of cattles: at/sığır uzmanı.
  5. Yahudi tarihinde krallardan önce hüküm süren hâkimlerden biri.
  6. hükmetmek, hüküm vermek.
    Don't judge a (of) man by his looks.
  7. yargılamak, muhakeme etmek.
    Who will judge the next case? God will judge all men.
  8. bir konuda fikir edinip karar vermek/hükme varmak.
    to judge the merits of a book. You can't judge
    a book by its cover. judge whether he's right or wrong.
  9. bir davayı çözmek, halletmek, karara bağlamak.
  10. düşünmek, istidlâl etmek, sonuç çıkarmak, sonuç ve kanaatine varmak.
    I judged, from his manner, that he was guilty.
  11. tahmin/takdir/tasavvur etmek, tahminde bulunmak.
    We judged the distance to be about 3 kilometers.

    I judged him about 50: Onu 50 yaşlarında tahmin ettim.
  12. (İbrani hâkimleri hakkında) hüküm sürmek.
  13. tenkit/muaheze etmek, çıkışmak.
    You had little cause to judge him so harshly: Onu bu denli şiddetle
    muaheze etmene pek sebep yok.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

administrative-law judge
idarî hakim Noun, Administrative Law
be brought before a judge
yargıç önüne çıkarılmak Verb, Law
civil court judge
hukuk hakimi, hukuk mahkemesi hakimi Noun, Law
civil judge
hukuk hakimi, hukuk mahkemesi hakimi Noun, Law
civil-law judge
hukuk hakimi, hukuk mahkemesi hakimi Noun, Law
criminal court judge
ceza hakimi, ceza mahkemesi hakimi Noun, Law
criminal judge
ceza hakimi, ceza mahkemesi hakimi Noun, Law
criminal-law judge
ceza hakimi, ceza mahkemesi hakimi Noun, Law
judgement
hüküm Noun, Law
panel of judges
hakimler heyeti Noun, Law
suppose and judge according one's own opinions
ahkâm çıkarmak Verb
adequate judge
yetkili hâkim
alternate judge
asıl hâkime vekâlet eden hâkim
as far as I can judge
anlayabildiğim kadarıyla
as sober as a judge
apayık olmak Verb
assistant judge
hâkim yardımcısı
assistant judge
yardımcı hâkim
associate judge
hâkim muavini
associate judge
toplu mahkeme üyesi
assume the role of a judge
hâkim rolü üstlenmek Verb
be appointed judge
hâkim atanmak Verb
be appointed judge
hâkim tayin olmak Verb
be no judge
uzmanı olmamak Verb
being a judge
yargıçlık
challenge a judge
bir hâkimi reddetmek Verb
challenge of judge
hâkimin reddi
challenge the judge
hâkimi reddetmek Verb
challenged judge
reddedilen hâkim
chief judge
(US) başhâkim
chief judge
baş hâkim
circuit judge
gezginci yargıç, seyyar mahkeme hâkimi. Noun
city judge
sulh hâkimi
city judge
(US) sulh hâkimi
come before the judge
mahkemeye çıkmak Verb
come before the judge
hakim huzuruna çıkmak Verb
commercial judge
ticaret hâkimi
competent judge
yetkili hâkim
constitute someone a judge
birini hâkim olarak atamak Verb
constitute someone a judge
birini hâkim tayin etmek Verb
corrupt a judge
bir hâkime rüşvet vermek Verb
corrupt judge
rüşvet alan hâkim
court of appeal judge
temyiz hâkimi
criminal judge
ceza hakimi Noun, Law
decision of the judge
hâkimin kararı
decisions of the judge
hâkimin kararı
deliverances of a judge
hâkimin fikirleri Noun
deputy judge
yardımcı hâkim
disbench a judge
bir hâkimi görevinden almak Verb
discretion of judge
hâkimin takdir yetkisi
disqualification of a judge
bir hâkimi ehliyetsiz kılma
disqualify a judge
hâkimi görevinden azletmek Verb
disqualify a judge
bir hâkimi hâkimlikten azletmek Verb
district judge
(US) bölge hâkimi
district judge
bölge hakimi
district judge
kaza dairesi hâkimi
district judge
bölge hâkimi
divorce judge
boşanma hâkimi
do the toff of a judge
hâkimlik cüppesini giymek Verb
draw before the judge
mahkemeye çıkarmak Verb
easy judge
yumuşak hakim Noun, Law
federal judge
federal hakim
federal judge
federal hâkim
Federal judge
(US) federal hâkim
field judge
orta hakemi. Noun
first judge
asliye mahkemesi hâkimi
function of a judge
bir yargıcının işlevi
goal judge
gol hakemi
harsh judge
sert hâkim
indulgent judge
hoşgörülü hâkim
investigating judge
sorgu yargıcı Noun, Law
investigating judge
tetkik hakimi Noun, Law
itinerant judge
belli bir bölge içinde yer yer dolaşan hâkim
juvenile judge
çocuk yargıcı Noun, Law
lay judge
laik hâkim Adjective, Law
lay judge
hukukçu olmayan hâkim yardımcısı
lay judge
jüri üyesi
lay judge
(US) laik hakim
learned judge
bilgili hâkim
leave reader to judge
takdiri okura bırakmak Verb
leave the reader to judge
takdiri okura bırakmak Verb
line judge
çizgi hakemi Noun, Football
magistrate judge
sulh hakimi Noun, Law
make someone a judge
birini hakem yapmak Verb
office of a judge
hâkimlik makamı
partial judge
taraf tutan hâkim
police judge
(US) sulh hâkimi
president judge
mahkeme başkanı
presidential judge
mahkeme reisi
presiding judge
davaya bakan hâkimlerin başkanı
presiding judge
mahkeme reisi
presiding judge
mahkeme heyeti başkanı Noun, Law
presiding judge
mahkeme başkanı Noun, Law
probate court judge
veraset mahkemesi hâkimi
probate court judge
(US) veraset mahkemesi hakimi
probate judge
(US) vesayet mahkemesi hâkimi
probate judge
vesayet mahkemesi hâkimi
probate judge
(US) veraset hakimi
professional judge
meslekten yetişmiş hâkim
professional judge
muvazzaf hâkim
puisne judge
hâkim yardımcısı
qualify as a judge
hâkim olmak Verb
recuse a judge
bir hâkimi reddetmek Verb
removal of judge
redd-i hâkim Noun, Law
rogatory judge
istinabe hâkimi
senior judge
kıdemli hâkim
senior judge
baş hâkim
severe judge
acımasız hâkim
show deference to a judge
hâkime saygı göstermek Verb
side judge
hâkim muavini
single judge
tek hâkim
sober judge
ciddi hâkim
sole judge
tek hâkim
substitute judge
hâkim vekili
tax- court judge
vergi davaları hakimi
tax-court judge
vergi davaları hâkimi
territory of a judge
bir hâkimin yetki bölgesi
trail judge
(US) asliye mahkemesi hâkimi
trail judge
asliye mahkemesi hâkimi
trial before a single judge
tek hakim karşısında yargılanma
trial judge
(US) asliye mahkemesi yargıcı
trial judge
davanın esasına bakan hâkim
trial judge
asliye hakimi Noun, Law
trial judge
duruşma hâkimi Noun, Law
upright judge
adil hâkim
vacation judge
(Br) tatil zamanı hâkimlik eden hâkim
vacation judge
tatil zamanı hâkimlik eden hâkim
vacation judge
adli tatil sırasında nöbetçi hâkim
vacation judge
(Br) adli tatil sırasında nöbetçi hâkim
venal judge
rüşvet yiyen hâkim
weigh with the judge
(delil) hâkimi etkilemek Verb
judge a distance
mesafeyi tayin etmek Verb
judge a distance
mesafeyi tahmin etmek Verb
judge advocate
askeri adli hâkim
judge advocate

staff judge advocate ile ayni anlama gelir. askerî savcı. Noun
judge advocate

trial judge advocate ile ayni anlama gelir. sıkıyönetim savcısı. Noun
judge advocate general
askerî başsavcı. Noun
judge advocate-general
(US) Baş Askeri Hukuk Müşaviri
judge by appearance
görünüşe bakarak hüküm vermek Verb
judge by appearances
görünüşe göre hüküm çıkarmak Verb
judge delegate
bir başka hâkime vekâleten görev başında bulunan hâkim
judge impartially
tarafsız bir şekilde yargılamak Verb
judge impartially
tarafsızlıkla yargılamak Verb
judge in bankruptcy
iflas davası hâkimi
judge in chamber
kapalı bir oturumda tek hâkim
judge in lunacy
vesayet mahkemesi hâkimi
judge in the last resort
aleyhinde bir üst mahkemeye başvurulamayan karar veya yüküm
judge it necessary to do sth
bir şey yapmayı gerekli görmek Verb
judge of character
insan karakterinden anlayan
judge of election
seçim hâkimi
judge of election
(US) seçim hâkimi
judge of execution
infaz hâkimi Noun, Law
judge of fact (de facto)
fiili hâkim
judge of fact (de facto)
resmen atanarak fiilen göreve başlayan
judge of fact (de facto)
ancak henüz yasal yemin yükümlülüğünü yerine getirmemiş hâkim
judge of first instance courts
asliye hâkimi Noun, Law
judge of my surprise!
Hayretimi tasavvur et!
judge of police
(Iskoçya) sulh ceza hâkimi
judge others by oneself
başkalarını kendi niteliklerine göre ölçmek Verb
judge protem (pore)
geçici yetkili hâkim
judge protempore
geçici yetkili hâkim
judge shopping
işine gelen hakimi seçme Noun, Law
judge sitting
görev başında hâkim
judge sitting (in court
görev başında hâkim
judge sitting in court
görev başında hâkim
judge someone by his actions
birini hareketlerine göre yargılamak Verb
judge someone from the outside
birini dış görünüşüyle yargılamak Verb
judge something from the outside
birini dış görünüşüyle yargılamak Verb
judge without appeal
temyiz siz yargılamak Verb
judge without appeal
temyizsiz yargılamak Verb
judge's gown
hâkim cübbesi Noun
judge's orders
hâkimin talimatı
judge's robe
hâkim cübbesi Noun
judge's rules
(Br) sorgu kuralları Noun
judge's rules
(Br) sorgulama kuralları Noun
a good judge of character
adam sarrafı
be a fair judge of sth
bir şey hakkında iyi hüküm vermek Verb
be a fair judge of sth
bir şeyden iyi anlamak Verb
be a judge of sth
bir şeyden iyi anlamak Verb
be a keen judge of men
insanları iyi tanımak Verb
be a poor judge of vats
değerleri iyi takdir edememek Verb
be poor judge of values
değerleri iyi takdir edememek Verb
by judge's decision
hakim kararıyla Adverb, Law
constitute someone a judge of conduct
birini ahlak hocası yapmak Verb
implore a judge for mercy
bir hâkimden merhamet dilemek Verb
set a judge at defiance
bir hakimin talimatlarını hiçe saymak Verb
staff judge advocate
judge advocate ile ayni anlama gelir. askerî savcı.
trial judge advocate
judge advocate ile ayni anlama gelir. sıkıyönetim savcısı.
English-Turkish phrases from Zargan's own database