idare etmesi güç olmak
Verb
kapı kolu
Noun, Transport
çok kızmak, köpürmek, tepesi atmak, küplere binmek.
hand ile ayni anlama gelir. dokuntu, temas: elle dokununca kumaşın bıraktığı izlenim.
the smooth hand of satin.
kulp, sap, tutamak, tutamaç, kabza.
lâkap, unvan, takma ad.
to have a handle to one's name: asalet unvanı olmak.
handle to one's name: asalet vb. unvanı.
(a) hasılat: at yarışı, spor olayı vb.'de toplanan para, (b) pey: bahsi müşterek, kumar vb.'de sürülen para.
vesile, bahane, fırsat, vasıta, âlet.
Don't let your conduct give any handle for gossip: Davranışlarınla
dedikoduya fırsat/meydan verme.
hand ile ayni anlama gelir. dokuntu, temas: elle dokununca kumaşın bıraktığı izlenim.
ellemek, el sürmek, (el ile) dokunmak, ele almak, (el ile) tutmak/taşımak.
Don't handle the ornaments, they're very delicate.
yönet(il)mek, idare etmek/edilmek, kontrol etmek, sorumlu olmak.
My wife handles the household accounts. He handled a difficult argument skillfully.
He is hard to handle: Onu idare etmek güçtür.
to handle a situation: bir durumu idare etmek.
(belirli bir tarzda) kullanmak, el ile yapmak/işletmek.
to handle color expertly in painting.
handle with care: dikkatle kullanmak/ele almak/idare etmek.
eğitmek, yetiştirmek, yönetmek, sevk ve idare etmek, denetlemek, kontrol etmek.
to handle troops. The captain handles his soldiers well.
uğraşmak, meşguk olmak.
The poem handles the problem instinct versus intellect in man.
alıp satmak, ticaretini yapmak.
to handle dry goods. The store handles meat and groceries. We don't handle that sort of book.
handle a lot of money: elinden çok para geçmek.
davranmak, muamele etmek.
handle children kindly, if you want them to trust you. I handled him carefully, because he was very angry.
işlemek, idaresi/yönetimi (belirtilen tarzda) olmak.
This car is handling very well: Bu araba
çok iyi işliyor (idaresi çok kolay/rahat).
(a) (birine) nezaketle/tatlılıkla muamele etmek, (b) çok dikkat/itina göstermek.
bir girişimi yönetmek
Verb
bir davayı ele almak
Verb
bir uçağı uçuşa hazırlamak
Verb
aynı anda birçok iş yapmak
Verb
yüksek meblağlarla uğraşmak
Verb
konu yu çözmeye çalışmak
Verb
gemiye manevra yaptırmak
Verb
bir durumu ele almak
Verb
bir durumu ustaca idare etmek
Verb
bir konuyu titizlikle ele almak
Verb
başkalarının işleriyle uğraşmak
Verb
yabancı mal getirmek
Verb
ithal mallarını tanıtmak
Verb
büyük hacimde siparişleri karşılamak
Verb
büyük paralarla uğraşmak
Verb
büyük paralarla oynamak
Verb
kendi finansmanını kendi idare etmek
Verb
kendi finansmanıni kendi idare etmek
Verb
siparişleri karşılamak
Verb
birine iyi muamele etmek
Verb
merhametsizce davranmak, gözünün yaşına bakmamak.
birine çok merhametli davranmak
Verb
birine merhametsizce davranmak
Verb
tahvilat ve hisse senedi ticareti yapmak
Verb
elle oynamak
Verb, Sports
ekonomiyi idare etmek
Verb
mevsimin işlerinin en çok yoğun olduğu zamanlardaki sorunları ele almak
Verb
taşınırken kırmamak için dikkatli davranmak
Verb
kızdırmamak için bir kimseye yumuşak/mülâyim davranmak, gönlünce gitmek, aşağıdan almak, çok dikkatli davranmak.
yazılı taleplerin icabına bakmak
Verb
yazılı talep bilerin icabına bakmak
Verb
asalet unvanına sahip olmak
Verb
(otomobil) gömme kapı kolu
bir siparişi karşılamak için şahsen meşgul olmak
Verb