[happen]

Sağlık olsun. Sentence
Canın sağolsun. Sentence
ramak kalmak Verb
varit olmak Verb
aklına esmek aklından geçirmek Verb
Bir daha yapayım deme! Tekerrür etmesin!
Do you happen to have a pen? Yanınızda kalem var mı?

Do you happen to know? Acaba biliyor musun(uz)?
How does it happen that … : Nasıl oluyor da …
If anything happened to me, my wife would have enough money: Bana bir hal olursa (ölürsem) eşime yetecek kadar para var.
I happen to know that he is not rich: Onun zengin olmadığını biliyorum (tesadüfen öğrendim).
If he does happen to see her … : Farzı muhal onu görecek olursa …
It so happened that: Öyle oldu ki/tesadüfen.
These things happen: Olur böyle şeyler!
Bir daha olmasın. Sentence
olmak, vaki olmak, vukua gelmek.
What's happened? Ne oldu?
A funny thing happened: Tuhaf
bir şey oldu.
The accident happened yesterday: Kaza dün oldu/vukua geldi.
Intransitive Verb
olup bitmek, meydana gelmek.
Just as if nothing had happened: Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Intransitive Verb
rastgelmek, karşılaşmak, tesadüfen olmak/vukubulmak.
It happened that I wasn't at home when the fire
started: Yangın başlangıcında (tesadüfen) evde değildim.
I happened to see him on the street: Tesadüfen onu sokakta gördüm.
A funny thing happened to me this morning: Bu sabah garip bir şeyle karşılaştım.
Intransitive Verb
zuhur etmek, başına gelmek, kaderi/akıbeti … olmak.
Nobody knew what happened to the last explorer:
Son kâşifin akibetini kimse bilemedi.
Something has happened to him: Başına bir iş geldi.
Intransitive Verb
(tesadüfen) olmak/bulunmak/gelmek/gitmek vb.
How did you happen to go there? Nasıl oldu da oraya
gittin?
He happens to be my friend, so don't say nasty things about him: O benim arkadaşımdır, aleyhinde konuşayım deme ha!
Intransitive Verb
bir araya gelmek Verb
rast gelmek Verb
sıklaşmak Verb
tesadüfen bulmak/keşfetmek/meydana çıkarmak/karşılaşmak.
to happen on a clue to a mystery. He happened
on a dime while looking for his ball.
başa gelmek Verb
Nasıl oldu?
Ne olacağını kimse bilmez.