[limit]

azami ağırlık
dayanıklılıksınırı
düzeltme önlemi alma haddi (kalite kontrol cetveline çizilen ve herhangi bir örneğin bu çizgiyi aşması
halinde düzeltmek için gerekli önlemin alındığı
yaş haddi.
yaş haddi Noun
rütbe yaş haddi Noun, Military
süre sınırını değiştirmek Verb
sınır koymak Verb
belli bir limit dahilinde (bir müşterinin borsa simsarına hisse alım satımında koyduğu fiyat limiti
(borsada) müşterinin
belli bir fiyatın altında satmaması
ya da belli bir fiyatın üstünde satın almaması için borsa simsarına verdiği talimat
hisse senetleri ya da emtiaların alımı ya da satımı için en alt ve en üst sınırlar saptanarak borsa simsarına verilen talimat
sınırda
yaş haddine varmak Verb
kalite kontrolünde en yüksek vasıflı mallarla en düşük kaliteli malların bir grafikle gösterilmesi
sınırla sınırlanmak Verb
borç limiti
bir sınırı kaldırmak Verb
sınırı kaldırmak Verb
teslimat bölgesi
teslimat reyonu
nakit limiti
nakdi sınır
nakdi limit
nakit sınırı
doğal afet sigorta limiti
özeksel erey savı.
(uçakta) boşluk toleransı
gabari boyutları Noun
zaman süresine riayet etmek Verb
(istatistik) kontrol sınırı
kontrolsınırı
belediye sınırı
maliyetsınırı
maliyet sınırı
credit line ile ayni anlama gelir. kredi haddi/sınırı/limiti.
müşteri kredi limiti
üç mil sınırı
borç limiti
borç tavanı
borç verilecek veya alınacak paranın en yüksek haddi
mahsup limiti
iskonto limiti
iskonto limiti (iskonto edilecek senetlere merkez bankasınca konulan sınır
esneklik sınırı.
dayanıklılık sınırı
kağşamaya dayanma sınırı
(US) veraset vergisi sınırı
bir limitin ötesine geçmek Verb
zamansınırını aşmak Verb
zaman sınırını aşmak Verb
hız limitini aşmak Verb
sürat sınırını aşmak Verb
sürat limitini aşma
muafiyet sınırı
US (vergi) muafiyet sınırı
sabit fiyat sınırı
sınır tayin etmek Verb
sınır tespiti
döviz limiti
sınırı aşmak Verb
Artık fazla oluyor, haddini aşıyor.
That's the limit! Bu kadar olur! Bu kadarı da fazla! Herşeyin
bir haddi var! Çekilir şey değil! Bundan fazlasına müsaade edemem.
within a two-mile limit: iki mil içinde.
on/off limits
ask. girilir/girilemez.
kısmi ya da tam ödemeden önce işletmenin bir konuğa açtığı kredi sınırı
gelir sınırı
gelirsınırı
tazminat haddi
kredi limiti
uç, nihayet.
sınır, hudut.
City limits. The limits of one's vision.
His greeds knows no limit: İhtirasının hududu yoktur.
had, derece.
the limit: dayanılabilecek son had/aşama.
without limit: hadsiz hesapsız,
sınırsız.
one's limit of endurance: bir kimsenin tahammül derecesi.
I have reached the limit of my patience: Artık sabrım kalmadı.
age limit: yaş haddi.
weight limit: agırlık haddi.
speed limit: maksimum/azamî hız.
erey, limit, gaye. Mathematics
(kumarda) limit, bir oyunda sürülebilecek azamî para miktarı.
çekilmez/dayanılmaz şey, sabrı taşıran şey.
You're the limit! Can't you make your mind up! Tövbe
yarabbi! (Hasbinallah!). Ayol ne karar vereceksen ver!
sınırlandırmak, tahdit etmek, hudut tayin etmek, hudut çekmek.
We must limit our expenditure to $100.
We are limited in what ve can do.
kısıtlamak, kısmak, azamî had tayin etmek.
He limited questions to 25 minutes.
kuşatmak.
hasretmek, münhasır kılmak, inhisar ettirmek.
The plant is limited to Turkey. He limited questions
to those dealing with education.
had Noun
bir fiyata sınır koymak Verb
fiyata sınır koymak Verb
bir sevkıyat için açık teminat tahtında beyan edilen azami meblağ
emtea sigortacısının flotan poliçe tahtında bir mahal itibariyle rizikoya maruz kaldığı azami miktar
görevleri sınırlamak Verb
sorumluluk sınırı
yaş haddi
yetki sınırı
tazminat sınırı
kredi limit sınırı
insan gücü sınırları Noun
insan performansı sınırları Noun
tazminat sınırı
sorumluluk sınırı
karasuları sınırı
kapasite haddi
sınırı
zaman sınırı
hoşgörü sınırı
tolerans sınırı
oy hakkı kısıtlaması
masraf kısmak Verb
masraflarını sınırlamak Verb
masraflarını sınırlamak Verb
… ile yetinmek/iktifa etmek.
limit fiyatlaması Noun, Competition Law
üretimi sınırlamak Verb
hakları sınırlamak Verb
bir fiyata bağlamak Verb
istiap haddi
kullanım kapasitesinin kurulu kapasiteye oranı
yük sınırı
yük sınırı
alt sınır
alt sınır Noun
son fiyat
azamisınır
azami zaman haddi
asgari had Noun
motorlu taşıt hız limiti
sınırsız emir
fiyatlara sınırlama koymayan borsada alım satım emri
zamansınırını gözetmek Verb
zaman sınırını gözetmek Verb
zamanaşımına riayet etmek Verb
öngörülen had Noun
fiyat limiti
fiyatsınırı
fiyat haddi
üretim sınır rakamı
vade tespit etmek Verb
limit koymak Verb
sınırlamak Verb
limit belirlemek Verb
sınır koymak Verb
hudutlandırmak Verb
sınırı yükseltmek Verb
limiti yükseltmek Verb
(posta , US) ağırlık limiti
(posta) ağırlık haddi
yaş haddine erişmek Verb
yaş haddini doldurmak Verb
sınırını daraltmak Verb
sınırıni daraltmak Verb
yaş haddinden önce emekliye ayrılmak Verb
emeklilik yaş haddi
Roş sınırı: doğal uydunun yörüngede kalabileceği en az yükseklik Noun
Roche Sınırı Noun, Astronomy
emniyet hız limiti
satış sınırı
bir sınır koymak Verb
hız sınırı, azamî sürat.
hız limit işareti
hız limiti işareti
(mali mesuliyet sigortası) normal sigorta meblağı
depo limiti
(borsa) müdahale sınırı
kâr sınırı
hak düşürücü mühlet
hak düşürücü süre
ölçü
üst sınır
vergi sınırı
vergisınırı
vergi oranı sınırı
üç millik karasuları sınırı. Noun
belirli süre/ müddet, mühlet.
süre, mühlet, vade, zaman sınırı. Noun
süre sınırlaması Noun
'a kadar
pay sınırı
fark haddi
on iki millik karasuları sınırı. Noun
nihai limit durumu Noun, Construction
sigortacının verdiği azami teminat miktarı
sigortacı veya reasürönün teminat verdiği azami miktar
taahhüt limiti
üst sınır Noun
murabaha haddi
en uç sınır
(posta) azami ağırlık
içinde
bir sınır içinde
reasürans limiti
large limitation
speed limit sign
(Br) limit of credit
rubicon
to put a limit Verb
limit pricing Noun, Competition Law
bar code
to put a limit Verb
cash limit
ultimate limit state Noun, Construction
cap Noun, Advertising
capping Noun, Advertising

Bir şeyin ... son nokta