Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1967 Protokolü
Noun, International Law
elde edilen toplumsal durum
hukuki varlık kazanmak
Verb
yasal kimlik kazanmak
Verb
hukuki şahsiyet edinmek
Verb
bilinç değişikliği
Noun, Psychiatry
şuur değişikliği
Noun, Psychiatry
ÇİRKİN: değişmiş mental durum
Noun, Psychiatry
ÇİRKİN: değişmiş bilinç durumu
Noun, Psychiatry
daha düşük mevkide çalıştırılmak
Verb
savaşan statüsü
Noun, Military
faaliyet belgesi
Noun, Management
kişi halleri
Noun, Civil Law
babalık davası açmak
Verb
Savaşçı Statüsünün Gözden Geçirilmesi Mahkemesi
Proper Name, Law
(Br) İngiliz Milletler Topluluğu üyeliği
Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme
Noun, International Law
sağlam ve güvenli bir mevki istemek
Verb
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
Noun, Organizations
öğrenim durumu
Noun, Education-Training
eğitim durumu
Noun, Education-Training
öğrenim durumu
Noun, Education-Training
eğitim durumu
Noun, Education-Training
aynı hak ve yetkilere sahip olma
hak ve yetki bakımından eşitlik
Göçmen İşçilerin Hukuki Statüsüne Dair Avrupa Sözleşmesi
Noun, International Law
uçuş sicili, havacı personelin uçuş durumlarını gösterir kayıtlar.
Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi
Noun, International Law
hükmi şahsiyeti olmak
Verb
resmi kimliği olmamak
Verb
sağlık durumu
Noun, Medicine
zihinsel durum
Noun, Medicine
kamu yararı statüsü
Noun, Law
kamu yararına çalışma statüsü
Noun, Law
sosyo-ekonomik durum (eğitim , zenginlik ve başka demografik etmenler nedeni ile oluşmuş , toplumdaki
bir birey ya da grubun düzeyi
sosyoekonomik statü
Noun, Sociology
sosyo-ekonomik statü
Noun, Sociology
durum, hal, vaziyet, mevki, unvan.
high status: yüksek mevki.
personal status: kişisel
durum.
social status: içtimaî mevki.
without any official status: resmî unvanı olmaksızın (gayrıresmî olarak).
Noun
iş durumu.
economic status: iktisadî durum.
Noun
safha.
What's the status of the peace talks?: Barış müzakereleri ne safhada?
Noun
yasal durum.
the status of a minor: reşit olmamış kimsenin yasal durumu.
Noun, Law
prestij, itibar, şöhret.
seeking status: şöhret peşinde.
Noun
Durum çubuğu
Information Technology
duruşma tarihi belirleme toplantısı
Noun, Law
finansal durum soruşturması
belirli bir ücret karşılığında işletmelerin finansal gücü ve güvenilirliği hakkında bilgi veren teşkilat
halihazır/şimdiki durum, statüko.
statü soruşturması (olası müşterilerin kredi değerlerinin araştırılması
bir kurumun statüsü, bir organın statüsü
yabancıların toplumsal durumu
halihazır/şimdiki durum, statüko.
(Lat) işlerin eski durumu
toplumsal durum simgesi: bir kimsenin toplumsal mevkiini belirten yaşayış tarzı, tutumu, âdetleri vb.
(Br) tröst yatırımı olarak satın alınabilmeleri için
hisse senedi ve tahvillerin sahip olmaları gereken nitelikler
Noun
resmi bir kimliği olmadan
imar durumu
Noun, Zoning Law