sıkı disiplinci olmak
Verb
randevusuna tam saatinde gelmek
Verb
kesin kanıt ile ispatlanması gerekmek
Verb
disiplin konusunda sıkı olmak
Verb
rehnin paraya çevrilmesi kararı
birini sıkı kontrol altında tutmak
Verb
titizlikle kaydını tutmak
Verb
birine göz kulak olmak
Verb
sıkı bir rejim yapmaya devam etmek
Verb
birine sıkı sıkı talimat vermek
Verb
birine sıkı sıkı talimat vermek
Verb
kesin güvenini yitirmek
Verb
sıkı.
a strict observance of rituals.
Adjective
çok titiz, dikkatli, ciddî, sert, şiddetli, müsamahasız.
strict laws. a strict judge.
Adjective
tam, eksiksiz, mutlak, derin, koyu.
a strict translation: tam/eksiksiz tercüme.
strict silence:
derin sükût.
strict truth: mutlak hakikat.
in the strictest sense of the word: kelimenin tam anlamıyle.
Adjective
kesin, kat'î, noksansız, harfi harfine.
a strict statement of the facts.
Adjective
iyice tanımlanmış/belirlenmiş.
Adjective
sofu, mutaassıp, koyu.
He is a strict Moslem: Koyu bir Müslümandır.
Adjective
dik, dimdik, doğru.
Adjective, Botany
kanunun tamamıyla lafzına sadık kalınmak suretiyle yapılan yorum
tam hesaplanmış üretici maliyet fiyatı
bir kimsenin kasıt ya da ihmal olsa da bir kaza sonucu zarara uğrayan şahsın kayıplarını tazmin etme yükümlülüğü
kötü niyet ya da ihmal olmasa bile
bir kaza sonucu zarar gören kimseye tazmin etme yükümlülüğü
kusursuz sorumluluk
Noun, Law
görgü kurallarını yakından izleyen
yoğun güvenlik önlemleri
Noun
gerçeklerin tam olarak ifadesi
Noun
birine bir şeyi hiçbir surette açıklamaması şartıyla söylemek
Verb
birine kesin emirler vermek
Verb
mahrem olarak ele almak
Verb