[talking]

sırası gelmeden konuşmak Verb
Neden bahsettiğin hakkında bir fikrim yok.
susturmak Verb
Konuşmanın faydası yok.
Ha şöyle! Atana rahmet! Söz dediğin böyle olur!
acayip konuşma tarzı
konuşarak zamanı uzatmak Verb
çenesi açılmak Verb
ağız tıkamak Verb
susmak Verb
konuşan.
konuşma, sohbet, söyleşi, musahabe.
konuşabilen.
a talking parrot.
konuşkan, geveze.
sesle kaydedilmiş.
a talking book.
natık (outdated) Adjective
tafra
sesli film
televizyon ya da sinema ekranında konuşan bir kişinin yalnızca başının görünmesi
televizyon uleması Noun
ilkel gramofon.
sesli sinema.
üstünde durulacak/önemli nokta.
konuşan baskül, konuşan kantar, konuşan terazi Noun, Testing
paylama
azarlama
ezan okumak (argo) Verb
Ne diyorsun sen ya?
Sen neden bahsediyorsun?
Ne saçmalıyorsun?