[talks]

English Turkish Phrases

accession talks
üyelik müzakereleri Noun, European Union
ceasefire talks
ateşkes görüşmeleri Noun, Military
clandestine talks
gizli görüşmeler Noun
clandestine talks
gizli görüşme Noun, Politics-Intl. Relations
coalition talks
koalisyon görüşmeleri Noun
contract talks
sözleşme görüşmeleri Noun
disarmament talks
silahsızlanma konuşmaları Noun
economic talks
ekonomik görüşmeler Noun
entry talks
müşahedeye katılma konuşmaları Noun
exploratory talks
sondaj konuşmaları Noun
exploratory talks
istikşafi görüşme Noun
finance talks
finansman görüşmeleri Noun
financial talks
mali müzakereler Noun
high-level talks
yüksek düzeydeki görüşmeler Noun
hold talks at the level of ambassadors
elçiler düzey inde konuşmalar yapmak Verb
hold talks at the level of ambassadors
elçiler düzeyinde konuşmalar yapmak Verb
hold talks with
biriyle müzakerede bulunmak Verb
loan talks
kredi görüşmeleri Noun
membership talks
üyelik müzakereleri Noun, European Union
opening talks
açılış açılma konuşmaları Noun
opening talks
açılış konuşmaları Noun
preliminary talks
ilk görüşmeler Noun
round table talks
yuvarlak masa müzakereleri Noun
round table talks
yuvarlak masa görüşmeleri Noun
scope of talks
konuşmaların kapsamı
sweet talks
samimi olmayan kandırıcı konuşma
talks
müzakere
talks
görüş teatisi
talks
görüşme
talks about entry
muahedeye iştirak müzakereleri Noun
talks about talks
(US) sondaj konuşması
talks to someone like a dutch uncle
babaca konuşmak Verb
talks under way
yapılmakta olan görüşmeler Noun
top level talks
yüksek düzey konuşmalar Noun
trade talks
ticari görüşmeler Noun
wage talks
ücret konuşmaları Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database